Şırnak’ta 34 sivilin hayatını kaybettiği Roboski Katliamı’nın üzerinden dokuz yıl geçti. Bu sürede yakınlarını kaybeden ailelerin adalet arayışı her seferinde sonuçsuz kaldı; kurdukları dernek KHK ile kapatıldı, AİHM başvuruları reddedildi. Peki, bugüne kadarki süreç nasıl gelişti? Olay, 28 Aralık 2011 gecesi 21:39 ile 22:24 saatleri arasında yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetleri, 50 katırla birlikte sınırı geçen 38 köylüye dört bomba attı. Saldırı sonucunda 34 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin 19’u henüz 18 yaşında bile değildi. Bombalar nedeniyle yaralananlar, saatlerce yardım alamadıkları için donarak yaşamını yitirdi. Katliamın ardından 30 Aralık 2011 günü gazete manşetleri şöyleydi: Sözcü: Silah taşıyorlardı Hürriyet: 35 ölü, çok üzgünüz Akşam: İnsafsız hava aracı Star: Kahreden hata Evrensel: Kirvem hallarımı aynı böyle yaz* Radikal: 35 yurttaşa İHA bombası Taraf: Devlet halkını bombaladı: 35 ölü Katliamla ilgili başlatılan soruşturmaya paralel olarak 8 Ocak 2012’de Albay Hüseyin Onur Güney açığa alındı. Daha sonra soruşturmaya gizlilik kararı getirildi. Dahası: İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun Uludere Alt Komisyonu, “Görüntüler çok net. Göz göre göre ölmüşler” derken, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu raporunda, herhangi bir kasıt bulunmadığını yazdı. Bunun üzerine görevsizlik kararı verilerek dosya Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderildi. Askeri savcılık da olayla ilgili takipsizlik kararı verdi. Ailelerin takipsizlik kararına itirazı reddedilirken, hayatını kaybeden 34 kişi adına 281 kişi AİHM’e bireysel başvuru yaptı. Mahkeme, başvuruyu yasal süreyi iki gün geçtiği gerekçesiyle reddetti. Ailelerin kurduğu Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış Derneği, KHK ile kapatılırken katliamın 500’üncü gününde anma yapmak isteyenlere sınır ihlali yaptıkları gerekçesiyle para cezası kesildi ve haklarında dava açıldı. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği 123 bin liralık tazminat ise “Kan parası değil, katillerin cezalandırılmasını istiyoruz" diyerek reddedildi. Kim ne demişti? Katliamdan bir yıl sonra Erdoğan, hayatını kaybeden siviller için şöyle konuştu: “Sonuçta terörist de sivildir. Daha netice ortaya çıkmadan terör örgütü ve uzantıları kalkıyorlar bize 'İlla özür dileyeceksin' diyorlar. Gerekirse özür dileriz.” Yine Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” ifadesi özellikle kadınlardan büyük tepki görmüştü. Dönemin BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise katliamdan Erdoğan’ı sorumlu tutmuştu: “Sen bu halkın çocuklarını katlettin. Kanlı ellerinin hesabını vereceksin. Katliamı örtbas etmeye çalışacaklar. Buna izin vermeyeceğiz.” Dönemin AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu: “Dobrovskinin hesabını soracağız.” Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik: “Uludere bir operasyon kazasıdır.” Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: “Uludere’de kasıt yok.” Yorum: Yakınlarını kaybedenler anlatıyor: “Sürekli uyuyup unutmak istiyorduk.” Ayça Söylemez’in söyleşisi: ‘Zaman 9 yıl önce durdu, yas dinmedi.’ Yönetmen Selim Yıldız'ın çektiği ‘Bîra Mı'têtın - Hatırlıyorum’ belgeseli… Fikri Sağlar’ın yazısı: Niyet! Geçmişten: Ahmet Altan’ın yazısı: Kürtlerden ne istiyorsunuz?
|