Bu yıl yaratıcı endüstriler ve iş dünyasıyla on binleri ‘Bir Tarihin Başlangıcı’ teması altında 12. kez bir araya getiren Brand Week Istanbul, katılımcılarına kültürden topluma; ekonomiden teknolojiye uzanan çeşitli gündemlerde değerli içgörüler sundu. Açılış konuşmasını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı etkinlik, 2024 Nobel Ödülü’nün sahibi ekonomist Daron Acemoğlu, onur konuğu Ata Demirer, World Cities Culture Forum Direktörü Laia Gasch, Bilim İnsanı Celal Şengör, Eski FBI Ajanı ve Cornell Üniversitesi Öğretim Üyesi Kyle Vowinkel’in de aralarında bulunduğu 400’den fazla konuşmacıyı, 10’dan fazla sahnede buluşturdu. Kültür sanattan bilim ve teknolojiye; ekonomiden mizaha kadar uzanan geniş bir gündeme ışık tutan yoğun program, geleceğimize yön veren önemli öğretilerle son buldu.

Vaatler ve hayal kırıklığı ikileminde yapay zekâ

Yapay zekâ, veri, Türkiye ekonomisinin yarını, geleceğin dünyasında kadının toplumda alacağı konum en çok tartışılan konular arasındaydı. Daron Acemoğlu etkinliğin en ilgi gören konuşmacılarındandı. Ekonomide, refahta, yaratıcılıkta ve verimlilikte büyüme vaadiyle hayatımıza giren yapay zekânın otomasyon amaçlı kullanılması nedeniyle bu vaatleri karşılayamadığını söyleyen Acemoğlu, yapay zekânın insanlarla beraber çalıştığı bir yol bulmanın zorunluluk olduğunu ve bu konuda kurumların üzerine önemli sorumlulukların düştüğünü de kaydetti. Geleceği şekillendiren en önemli kırılımları yaratan yapay zekânın gelecek dünya için vaat ettiği ve risk oluşturduğu tüm noktalara 3 gün boyunca mercek tutuldu.

Dost mu düşman mı?

Yapay Zekâ ile ilgili dikkat çeken bir diğer oturum Master Hall’da ‘Yapay Zekâ Demokrasi için Dost mu Düşman mı?’ başlıklı oturum oldu. Siyasi danışman, Öykü Dialogue International Ajans Başkanı Necati Özkan moderatörlüğünde Yazar ve iletişimci Ümit Alan, Next Akademi Kurucusu Levent Erden, Donald Trump’ın zaferiyle sonuçlanan ABD seçimlerinde, yapay zekâ ve sosyal medyanın etkisini tartıştı. Oturumda Twitter başta olmak üzere sosyal medya platformlarındaki algoritmaların dünyanın geleceği üzerinde nasıl bir söz sahibi olduğuna dair dersler vardı.

Gelecek, hayallerine inanlarındır

Oyuncu Giray Altınok, oyuncu ve senarist Kerem Özdoğan ve Zeren Group İcra ve Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yiğit Zeren’i Yekta Kopan moderatörlüğünde bir araya getiren, Zeren Group’un sponsorluğunu üstlendiği ‘Gelecek Hayallerine İnananlarındır’ oturumu da yoğun ilgi gördü. Mizahın gittiği yolu çizen Giray Altınok “Mizah kabuk değiştiriyor. Yeni dalganın temsilcilerinden biriyiz. Biraz globalden esintiler aldığımız bir tarz. Prens ile bir yol açtığımızı düşünüyorum. Yapımcılık bir risk alma işi. Nasıl tutacak işi bulurum kafasıyla yaparsanız olmaz. Yapımcıların yeni yazılan işlere inanmaları lazım” dedi.

Kültürün şehirlerin geleceği için ifade ettiği anlamlar

Etkinlikteki bir diğer dikkat çekici konu ise kültürün gelecekteki rolüydü. World Cities Culture Forum Direktörü Laia Gasch, iklim değişikliği, siyasi çalkantılar ve küresel krizlerle karşı karşıya kalan günümüz dünyasında şehirlerin geleceği için kültürün ifade ettiği anlamı manevi olduğu kadar maddi değer penceresinden inceledi. Londra örneği üzerinden, yaratıcı işlerin ekonomiye katkısının 50 milyar sterlin olduğunu vurguladı.

Türkiye nereye gidiyor?

Öykü Dialogue International Ajans Başkanı & Siyasi Danışman Necati Özkan moderatörlüğünde, Siyasal İletişim Danışmanı Gülfem Saydan Sanver, İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı ve Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Profesörü Ersin Kalaycıoğlu ve Veri Enstitüsü Kurucusu Bekir Ağırdır’ı ağırlayan ‘Türkiye Nereye Gidiyor?’ oturumu ise, bugünün ve yarının siyasetini anlamlandırmak, yeni dönemin siyaset üzerine olan etkilerini anlamak için içgörüler sundu. Türkiye’nin 2025’teki ekonomik görünümüne dair bir tablo çizen ekonomist Murat Üçer ise, şu anki durumda bu dünyayı yakalamamızın pek mümkün olmadığını söylerken, Türkiye’nin makroekonomik istikrarı elde edip, bunun maliyetini kabullenip işin daha üretken ve verimli olma tarafını bugünden inşa etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Her şeyin aynı olduğu bir dünyada marka kimliğiyle fark yaratmak

Gıda reklamcılığının uzman isimlerinden, Chuck Studios Kurucusu Olaf Van Gerwen, gıda reklamlarında gördüğümüz kalıplaşmış görsellerin yarattığı büyük bir soruna, tekdüzeliğe işaret etti. Lezzeti, aromayı ekranda kullanmanın önemli olduğunu söylerken bunun markayı değil, kategoriyi öne çıkardığını ekledi. Tüm gıda ürünlerinin birbirine benzer olduğunu hatırlatan Olaf, yiyecek ve içecek markalarının fark yaratmak için kendi kimlikleri ve hikâyelerinden nasıl faydalanabileceklerine ilişkin ipuçlarını, Chuck Studios projelerinden örneklerle paylaştı.