Toplam sözcük sayısı: 923 - Ortalama okuma süresi: 4 dakika 

BIST 100 endeksi, bu haftayı yüzde 1.46’lık yükselişle 3.626 puandan kapattı.

$ 18.52 TL - € 17.98 TL - ₿ 19 bin 150 dolar - ETH 1.295 dolar

Hazırlayan: Nazlı Selin Özkan

Kadınlar, global tarımsal işgücünün yüzde 43’ünü, Türkiye’nin tarımsal işgücünün ise yüzde 45’ini oluşturuyor. Buna rağmen tarım, cinsiyet eşitsizliğinin en ileri olduğu sektörlerden biri olmaya devam ediyor. Küresel olarak kadın çiftçiler; arazi ve hayvan sahipliği, eşit ücret, karar alma organlarına katılım ve kaynaklara, krediye ve piyasaya erişim gibi alanlarda ayrımcılığa maruz kalıyor.

2007 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kadınların tarımsal üretimde, kaynakların sürdürülebilir kullanımında ve gıda üretimindeki payını kutlamak için ilan edilen Dünya Kadın Çiftçiler Günü kapsamında, 116 tarımsal kalkınma kooperatifine ve binlerce üreten kadına destek olan İzmir Köy-Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer’le konuştuk.

Bugün Dünya Kadın Çiftçiler Günü. Türkiye’de kadın çiftçiler ne gibi zorluklarla karşı karşıya?

Tarımda cinsiyet eşitsizliğinden dolayı kadınlar çok zorluk çekiyor. Ücretsiz aile çiftçisi olarak çalışan kadın oranı yüzde 70’lerde; sosyal güvencesi olmadan, sigortasız çalışan kadın çiftçi oranı yüzde 95. Halbuki kadınların tarımda işgücü, yarı yarıyadır. Tarımda sürdürülebilirlik için kadınların önemi anlaşılmalı. Kadın varsa üretim var. Kadınların üretimini sürdürmesi için kooperatifçilik en önemli örgütlenme modelidir. Kadın çiftçilerin en önemli sıkıntısı kayıtsız çalışma ortamlarıdır, sigortasız çalışmaktır. Kooperatiflerde üreterek, kooperatif ortağı olarak, kooperatif yönetimlerinde bulunarak kadınların da sigortası sağlanabilir.

Kadın ve erkeğin eşit temsiliyetinin sağlanacağı, demokratik eşitlikçi yapılar kooperatiflerdir. Dayanışma içinde, el ele üreterek tarımsal kalkınma hem ekonomik hem de sosyal anlamda sağlanabilir.

Topraklarımızda tarımın binlerce yıllık bir tarihe sahip olmasına rağmen Türkiye’de bugün tarıma olan ilgi gittikçe azalıyor. Genç üreticileri tarıma teşvik etmek için neler yapılabilir? 

Tarım dünyada olduğu gibi ülkemiz için de en stratejik alandır. Gıda egemenliği ve gıda güvenliğini sağlamak, kendi kendine yeten bir ülke olabilmek için tarımda yaşlanan nüfusun gençleşmesi gerekmektedir.

Öncelikli olarak memleketin her köşesinde meslek liselerinde tarım bölümleri açılmalı, ara eleman yetiştirilmeli. Aynı zamanda tarımla uğraşan, küçük aile işletmesi bulunan çiftçi ailelerinin çocuklarından biri mutlaka devlet tarafından tarım konusunda eğitimi sağlanmalı, aile desteklenmelidir.

Bunlar yapılırken bir yandan da tarımsal ürün planlaması yapılarak, ürünlerin katma değeri sağlanarak kazanç arttırılmalı, refah kırsalda yükseldikçe sosyal hayat oluşturularak gençlerin yaşam alanları genişletilmelidir.

Tarımın gizli kahramanı kadınlar, fırsat verilse daha başarılı olurlar

Birleşmiş Milletler’in, kadınların tarımsal üretimdeki önemli rolünden hareketle ilan ettiği Dünya Kadın Çiftçiler Günü 2008’den bu yana her yıl 15 Ekim’de kutlanıyor.

Cargill’in 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında KONDA ile yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre; çiftçi ailelerde toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam ediyor:

• Kadınlar 10-15 yıl öncesine kıyasla tarlada daha az olsa da arka plandaki lojistiği ve üretimin devamlılığını sağlıyor.
• Günde 16-17 saat çalışıyor, evin tüm idaresini, çocukların ve yaşlıların bakımını yapıyor. Yanı sıra yazlık, kışlık, kurutmalık, konserve ürünlerin yapımında küçük imalathane gibi çalışıyorlar.
• Hayvancılıkla uğraşılan hanelerde kadınların üstündeki yük daha da artıyor.
• Tarımda aktif rol üstlenmek konusunda yeterli özgüvene sahip ve hevesli olan kadınların ‘daha titiz, daha sabırlı olacakları’ için erkeklerden daha iyi olacakları düşünülüyor.

Toprak için emek veren tüm kadınların gününü kutluyoruz.

1000 Çiftçi 1000 Bereket programına katılan kadınların bu güne özel röportajlarını izlemek için bağlantıyı tıklayabilirsiniz.