Sayı: 106 - Ortalama okuma süresi: 5 dakika (1.380 kelime)

Final: ‘The Grand Tour’

Erdem Akın Temel

‘The Grand Tour’ ile birlikte 22 yıllık işbirliklerine bir nokta koyan üç televizyoncu, Jeremy Clarkson, James May ve Richard Hammond ekrana veda etti.

Geçmişte yazılı basında otomobil gazetecileri olan fakat asıl ünü sundukları otomobil programları ile kazanan bu üçlü, yıllar geçtikçe kitlesel figürlere dönüştü.

Fotoğraflar: Amazon

Otomobil programı denince neredeyse herkesin aklına aralara sürüş sekansları serpiştirilmiş, aklımızda tutmamıza gerek olmayan pek çok sayının sıralandığı, ruhsuz yapımlar geliyor. Bu üçlüyü farklı kılansa bu yaklaşımı çöpe atarak şovlarını, izleyicinin bir parçası olmak isteyeceği eğlenceli deneyimlere dönüştürmeleri. Otomobillerle dart oynamak, savaş uçakları ile spor otomobilleri yarıştırmak, bir otomobili rokete dönüştürüp uzaya göndermeye çalışmak ya da İngiltere’nin en hızlı siyasi partisini belirlemek için bir yarış organize etmek gibi örnekler bir çırpıda akla gelenler.

Başarının temeli, yeni format

Clarkson, May ve Hammond, ilk olarak BBC’nin en uzun soluklu programlarından olan ‘Top Gear’da bir araya geliyor. 1977’de başlayan ve 2001’e kadar formatında yapılan ufak tefek değişikliklerle devam eden program, 2002’de yapımcı Andy Wilman ve programın önceki versiyonunun sunucuları arasında da yer alan Jeremy Clarkson tarafından yeni bir formata kavuşturuluyor. İlk sezon, eski programı andırıyor: Jeremy Clarkson, Richard Hammond ve Jason Dawe, klasik anlamda otomobil incelemeleri gerçekleştiriyor; izleyicilere ikinci el araç alırken nelere dikkat etmeleri gerektiğini aktarıyor.

Dawe’in ikinci sezon kadrosundan çıkarılarak yerine James May’in getirilmesi ile ekran kimyası oturuyor, izleyici her hafta arkadaşları ile bir araya geliyor gibi hissediyor. Rakiplerinin aksine Top Gear, esprilerde sınırları zorlamaktan, otomobil üreticilerini eleştirmekten çekinmiyor. Üç sunucunun sohbette birbirinden geri kalmayacak şekilde atışmaları programı daha da eğlenceli kılıyor. 

Uzun boylu ve yapılı Clarkson’ı orangutana benzetiyorlar, May’e ‘Captain Slow’ lakabını uygun görüyorlar, Hammond ise kısa boyundan ötürü ‘Hamster’ olarak anılıyor. Clarkson her şeyi güçle çözmeye çalışan, her şeyi çekiçle tamir edebileceğini söyleyen bir ‘aptal’ı, May zihnini kimsenin umurunda olmayacak bilgilerle doldurmuş birini oynarken Hammond, Amerikan kültürüne daha yakın duran, imajına kafayı takmış bir karakter gibi görünüyor.

2007’ye kadar sadece kısa segmentlerin, sabit köşelerin yer aldığı program, ilk kez özel bölümleri ile izleyici karşısına çıkmaya başlıyor. İlk özel bölüm, Botsvana’da Makgadikgadi tuzlasını otomobillerle geçmek üzerine kurulu. Sonraki özel bölümlerde ise Kuzey Kutup Noktası’na bir pikap ve köpekli kızakla ulaşıyor, Hindistan’ın dabbawala sistemine dâhil olup işçilere yemek taşıyor, Moğolistan’da bir jip inşa edip hayatta kalmaya çalışıyor, Tayland’da köprü inşa etmeyi, Nil Nehri’nin kaynağını bulmayı kendilerine görev ediniyorlar.

BBC’den Amazon Prime’a

Bu bölümlerin bazılarının 2016’da Amazon Prime’da başlayan ‘The Grand Tour’a ait olduğunu söylemek gerek. Yapımcısına fiziksel şiddet uygulamasının ardından özür dileyen ancak BBC’yle yolları ayrılan Clarkson’la birlikte May ve Hammond’un ‘Top Gear’ı, hiçbir şekilde üçlünün dönemine yaklaşamadı.

Clarkson geçen yıl, tüm Kraliyet görevlerinden ayrılan Prens Harry’nin eşi Meghan Markle’dan ‘hücresel düzeyde nefret ettiğini’ söylemiş, “Geceleri, dişlerimi gıcırdatarak ve onun (Meghan) Britanya’daki her kasabanın sokaklarında çıplak bir şekilde geçit törenine tabi tutulduğu günün hayalini kurarak yatıp uyuyamıyorum. Hayalimde, kalabalıklar ‘Utan!’ diye bağırıyor ve ona dışkı atıyor” demişti.

Yazıdan sonra büyük tepki alan Clarkson özür dilemiş, The Sun yazıyı siteden kaldırmış ve yerine gazetecinin özür yazısını yayımlamıştı. Ancak Harry ve Meghan çifti özrü kabul etmemişti. 

Amazon Prime, yaşananlardan sonra ‘The Grand Tour’ ve ‘Clarkson’s Farm’ programlarını iptal etmeyi masaya yatırmıştı. 

Üçlü, programın iptal gerekçesini, ilerleyen yaşları dolayısıyla yeni program yapmanın zorlaşması, otomobillerin gereğinden fazla dijitalleşmesi ve elektrikli otomobillerin yeteri kadar eğlenceli olmaması gibi nedenlerle açıkladı. 

‘The Grand Tour’un ‘One For The Road’ adlı final bölümü -kendi deyimleri ile- Zimbabve’nin batısında, bir sınır kapısında sona erdi. Zimbabve’nin muhteşem, sürekli değişen doğasında yaptıkları yolculukta ülkenin zengin doğal kaynaklarından, kaçakçılıktan, kariyerlerinden, seçtikleri eski otomobillerden (otomobilseverler için sıralayalım; Lancia Beta Montecarlo, Ford Capri ve Triumph Stag) bahsettiler. Zimbabve topraklarından çıkarılan gümüşle araçlarını süsleyip araçlarını tren rayları üzerinde gidecek şekilde modifiye ettiler. Timsah dolu bir gölü, araçlarını yükledikleri teknelerle geçtiler.

Bölüm sınırda, şov adada bitti

İzleyiciler, Botsvana sınırında duygusal bir konuşma ile programın son bulacağını düşünürken Clarkson, final bölümünün sona erdiğini, programın ise 200 kilometre ötede, Makgadikgadi tuzlasında bulunan Kubu Adası’nda son bulacağını aktardı. Çünkü Kubu Adası, üçlünün ilk kez 2007 yılında adım attıkları, dünyadaki en sevdikleri yer olmasından dolayı ayrı bir öneme sahipti.

bugünkü destekçimiz

Akbank: “Sürdürülebilirlik Hepimiz İçin”

Akbank, insan için sürdürülebilirlik anlayışıyla hayatın her alanına dokunan çalışmalarını yeni iletişim kampanyasıyla duyuruyor. Serenay Sarıkaya’nın yer aldığı film serisinde, gençlerden KOBİ’lere ve kadınlara kadar toplumun tüm kesimlerini kapsayan ‘herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşıyor. Akbank’ın yeni film serisiyle başlattığı iletişim kampanyası farkındalık odaklı etkinlikler ve girişimlerle devam edecek.

Akbank’ın sürdürülebilirlik stratejisine odaklanan yeni iletişim kampanyasının temelini, insan odaklı bir yaklaşım oluşturuyor. Kampanya, sürdürülebilirlik kavramını sadece çevresel boyutta değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik açılardan da ele alarak toplumsal dönüşümü desteklemeyi amaçlıyor.

Hedeflerinin sürdürülebilirliğin var olma sebebi olan ‘insan’ı öne çıkarmak ve böylece sürdürülebilir yaşamın herkes tarafından sahiplenilmesine hizmet etmek olduğunu belirten Akbank Marka ve İletişim Başkanı Beril Alakoç; “Akbank olarak, sürdürülebilirlik eylemlerinin sadece emisyonlarla sınırlı olamayacak kadar geniş ve hayatın her alanına yayılan bir stratejiyle kurgulanması gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda alanında ilk sürdürülebilir finansman araçlarımız, kadın girişimcilere yönelik mentorluk çalışmaları gibi eşit fırsatlar yaratan girişimlerimiz, gençleri geleceğe hazırlayan Akbank Gençlik Akademisi gibi sosyal yatırımlarımız, sanata sunduğumuz uzun soluklu desteklerimiz ve gönüllü eylemleri toplum genelinde yaymak için yürüttüğümüz ‘iyilik hareketlerimiz’ başta olmak üzere hayatın her alanında sürdürülebilirlik için çalışıyoruz. Yeni iletişim kampanyamız ve reklam filmimiz, bu vizyonumuzu yansıtıyor. Önümüzdeki dönemde farklı iletişim çalışmaları ve girişimlerle sürdürülebilir yaşam eylemlerini daha kapsayıcı bir şekilde Türkiye’de yaygınlaştırmayı hedefliyoruz” dedi.

Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için…

Akbank sürdürülebilir yarınlar için çevreyi koruyan uygulamalarını kararlılıkla yürütürken; eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması için çalışıyor. Bu çalışmalarıyla sürdürülebilirliğin ‘herkes’ için olduğunu vurgulayan yeni iletişim kampanyasının reklam filmlerinde, Serenay Sarıkaya, Akbank’ın hayatın içinde, insana dokunan çözümlerini paylaşıyor.

Film serisinde, geleceği ‘yazan’ gençlerden çevresine ilham olan kadınlara, enerjisini doğadan alan KOBİ’lere kadar farklı alanlarda ‘sürdürülebilirlik elçilerinin’ hikâyeleri ekranlara taşınıyor.

Akbank’ın sürdürülebilirlik blogu, toplumun sürdürülebilir kalkınma yolculuğunu anlamaya ve desteklemeye yönelik önemli konuları ele alıyor. Blog yazılarında insani krizlerin derinleşmesi, gençlerin sürdürülebilir kalkınmadaki rolü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve KOBİ'lerin yeşil dönüşüm süreçleri gibi başlıklar işleniyor. Ayrıca, sosyal girişimcilik ve eko-anksiyete gibi kavramlar üzerinden, bireylerin ve kurumların daha iyi bir geleceğe yatırım yapma fırsatları vurgulanıyor. Akbank, bu blogla toplumsal sorumluluk bilincini artırmayı ve daha sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamayı hedefliyor.

Akbank'ın birçok konuya yer vererek hazırladığı ve 'Sürdürülebilirlik İletişimi' özelinde hayata geçirdiği blog  sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Akbank, ‘insan için sürdürülebilirlik’ mesajıyla sürdürülebilir eylemlere katkı sunan ve farkındalık yaratan iletişim kampanyasını yeni girişimler ve projelerle sürdürecek.

haber turu

Fotoğraflar: Condé Nast Traveller

Almanya’nın başkenti Berlin’de 22 yıllık Watergate gece kulübü, finansal baskılar ve değişen kulüp kültürü nedeniyle bu yılın sonunda kapanacak. Kreuzberg’deki Oberbaumbrücke köprüsünün yanında bulunan elektronik müziğin ikonik gece kulübü, son etkinliğini yılbaşı gecesinde yapacak.

Bu yıl 76. kez düzenlenen Emmy Ödülleri’nde, Japonya yapımı ‘Shogun’ ‘En İyi Drama’ dahil dört ödül aldı. Böylece ilk kez İngilizce dışında bir yapıma Emmy verilmiş oldu. ‘The Bear’, 11 ödülle gecenin en çok ödül alan dizisi oldu. ‘Baby Reindeer’ ise mini dizi kategorisinde üç ödül topladı. Emmy ile birlikte Hollywood’da ödül sezonu başlamış oldu.

Adana’da bu yıl 31.’si düzenlenecek Altın Koza Film Festivali’nde 51 ülkeden 535 başvuru yapıldı. Festival bu yıl ‘Şiddete Dur’ temasıyla düzenleniyor. Festival Yürütme Kurulu Başkanı Menderes Samancılar, festival temasıyla ilgili şunları söyledi: “Gazze’de yaşanan soykırım ve insan hakları ihlallerinin yoğun olduğu bir dönemde, şiddete karşı duruyoruz. Filistinli sinemacılar bu konuda bir direniş gösteriyor ve biz de onların yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.”

Netflix tarafından diziye uyarlanacak olan Orhan Pamuk imzalı ‘Masumiyet Müzesi’nin başrol oyuncuları belli oldu. Dokuz bölümlük bir mini dizi olarak planlanan projede İstanbullu zengin genç Kemal’i Selahattin Paşalı, Kemal’in âşık olduğu Füsun’u Eylül Lize Kandemir canlandıracak. 

Metro İstanbul, bu yıl istasyonlarda performans sergileyecek 240 müzisyeni seçecek. 24 Eylül’de bitecek başvuruların ardından ‘Pop-Rock’, ‘Dünya Müzikleri’, ‘Türk Halk Müziği-Türk Sanat Müziği’ ve ‘Enstrümantal’ kategorilerine seçilecek müzisyenler, 26 Ekim’de göreve başlayacak. Ayrıca, her kategoriden en yüksek puanı alan müzisyenler Müze Gazhane’de sahne alacak.

Ressam Mustafa Ayaz, 66 yaşında hayatını kaybetti. 1963 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun olan Ayaz, 1966 yılında aynı okulda asistan olarak göreve başlamış, sanat üzerine akademik çalışmalarını derinleştirerek 1987 yılında profesör unvanı almıştı.

İstanbul Paftaları Koleksiyonu Silahtarağa Arşiv ve Paribu işbirliğiyle gün yüzüne çıkıyor. 8 bin 900 adet İstanbul pafta ve haritasından oluşan koleksiyon, 1950 sonrası İstanbulu’na ilişkin yeni bir söz söyleme imkânı da yaratacağa benziyor. Proje kapsamında, 1925-1935 yılları arasında toplam 67 sayı olarak yayımlanan Ameli Elektrik dergisinin Osmanlıca transkripsiyonu ile Osmanlıca, Fransızca ve Türkçe sayılarının dijital restorasyonu da hayata geçiyor.

René Magritte’in ‘L’empire des lumières’ adlı serisinden bir eser New York’ta bulunan ünlü müzayede evi Christie’s’de satışa sunulacak. Sanatçının 1954 yılında tamamladığı tablonun 95 milyon doların üzerinde bir fiyatla alıcı bulması bekleniyor. Tablo, Atlantic Records’un kurucusu Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’ün koleksiyonunda bulunuyor. Söz konusu tablo ile birlikte Joan Miró, David Hockney’in işleri ile Mica Ertegün’ün Andy Warhol tarafından çekilmiş bir Polaroid fotoğrafının da satılacağı da konuşulanlar arasında.

Chester Bennington’ın ölümünden sonra uzun bir sessizliğe gömülen Linkin Park, 15 Kasım’da yeni albümü ‘From Zero’ ile dinleyicilerin karşısına çıkacak. Grubun fanları, Bennington’un ardından vokalist olarak ekibe katılan Emily Armstrong ve grubun yeni bateristi Colin Brittain hakkında soru işaretleri taşımaya devam ederken grup, yeni albümün ilk şarkısı ‘The Emptiness Machine’i, ‘The Tonight Show with Jimmy Fallon’da seslendirdi. 

Okan Bayülgen ve Hayko Cepkin, Bram Stoker’ın kült eseri ‘Drakula’nın tiyatro uyarlaması için bir araya geliyor. Oyun, BKM ve Kabare Dada işbirliğinde hazırlanacak ve yeni sezonda sahnede olacak. 

1970’li yılların başında Manhattanlı sanatçıların uğrak noktalarından olan ‘FOOD’ adlı restoran, sanatçı Lucien Smith tarafından tekrar canlandırılacak. Restoran, sanatçıları desteklemek amacıyla etkinlikler düzenlemesi ve yeni iş fırsatlarına kapılar açması ile biliniyor.

nerede ne var?

Fotoğraf: bantmag.

Istanbul Fringe Festival’in, 6. edisyonu gerçekleşti. Dünyanın birçok yerinden performans sanatları ekiplerini bir araya getiren festival, 21 Eylül’e kadar devam ediyor.

Grammy ödüllü Gipsy Kings, 21 Eylül’de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda dinleyicileri ile buluşacak.

‘Saturday Night Live’ oyuncularından ve ‘Portlandia’ dizisinin yaratıcılarından Fred Armisen, ‘Comedy for Musicians but Everyone is Welcome’ adlı gösterisi ile 28 ve 29 Eylül’de İstanbullular ile Salon İKSV’de bir araya gelecek.

Ukraynalı elektronik müzik grubu Artbat, 20 Eylül’de KüçükÇiftlik Park’ta olacak.

Kenan Doğulu, 34. Akbank Caz Festivali’nin açılış konseri için 28 Eylül’de Müze Gazhane’de olacak. 2016 yılında İhtimaller adlı bir caz albümü yayınlayan Doğulu, kaydı Londra’da Abbey Road Stüdyoları’nda gerçekleştirilen ‘İhtimaller 2–Konular Var’ adlı yeni albümü ile bu yıl dinleyicileri ile buluşmaya hazırlanıyor.

Mental sağlığı korumaya yönelik atölyeler ve etkinliklerin olacağı ‘Kafayı Toplama Etkinlikleri’ 21-22 Eylül’de dekk’te.

kapsül kültür öneriyor

Fleetwood Mac 1982 tarihli Mirage Tour kaydını yayınladı. 

Binnaz Saktanber’in yazısı: ‘Emmy’de rekor kıran Shōgun: Kültür tercüme edilir mi?’

Prof. Dr. Nami Başer anlatıyor: ‘Tiyatronun doğuşu’

Sanatçı Daniel Rozin’in ‘kürkten ayna’sı.

Roald Dahl’ın ‘Mathilda’sı nasıl bir LGBT+ klasiği hâline geldi?

Coachella’nın Ari Fararooy imzalı geniş açılı festival videosu.

Samuel Mariño’nun eşsiz sesinin keyfini çıkarmak için birkaç dakika. 

Cem Erciyes’in yazısı: “‘Tasarımcının Notu’ başlıklı sergi Türkiye’de 20. yüzyılın son çeyreğinde grafik tasarımdaki gelişmeyi kitaplar ve kitap kapakları üstünden ele alıyor."