|
Kapsül Kültür
05 Ağustos 2022
|
|
Hazırlayan: Aslı Uluşahin
Neil Gaiman’ın efsanevi çizgi roman serisi ‘The Sandman’in dizi uyarlaması, 10 bölümden oluşan ilk sezonuyla Netflix’te yayınlandı. Gaiman’ın, Allan Heinberg ve David S. Goyer’la birlikte yapımcılığını üstlendiği dizide, ana karakter Sandman’i (diğer adlarıyla Düş’ü, Düşler Lordu Morpheus’u) Tom Sturridge canlandırıyor. Geniş kadroda Jenna Coleman, Kirby Howell-Baptiste, Gwendoline Christie ve Vivienne Acheampong gibi oyuncular yer alıyor.
İlk kez 1989 yılında DC Comics tarafından yayımlanan ‘The Sandman’de olaylar, Sonsuzlar denilen yedi ölümsüz varlık etrafında şekillenir. Bu ailenin Sonsuz üyelerinin adları, dizide karşımıza çıkan Düş, Ölüm, Arzu, Umutsuzluk, ayrıca Kader, Keder ve Yıkım’dır. Hikâyede kaynağını mitolojiden ya da kutsal metinlerden alan karakterler de vardır: Lucifer Morningstar (Şeytan), Johanna Constantine, kütüphaneci Lucianne, kuzgun Matthew veya Habil ile Kabil gibi.
‘The Sandman’in çizgi evreni büyümeye devam etse de ‘orijinal seri’ 1989 – 1996 yılları arasında yazıldı ve 75 sayı, 10 ciltte toplandı. Serüveni Neil Gaiman yazıyordu ama görsel dünya farklı çizerlerle oluşturuldu. Kapaklarını Dave McKean tasarlarken, kitaplar alanın önemli yazarlarının ek metinleriyle sunuldu.

Yenilikçi ve ayrıksı
Türkiye’de çizgi roman denilince akla gelen ilk isimlerden Levent Cantek’e göre: “Tek tek duygulara indirgenmiş karakterleri, büyük günahlardan beslenen çatışmaları, yalancıları, yorgunları, narsistik hezeyanları olan insanları ve insansı varlıklarıyla Sandman, hem süper kahraman evrenini hem de edebi yavaşlığıyla antik tiyatroları andırıyordu. Yayımlandığı dönem için ayrıksı bir niteliğe sahipti, hikâyeden çok diyalogları dikkat çekiyordu. Bu durum, çizgi roman için yenilikti, çünkü türün temel özelliği muktedir kahramanın bitimsiz eylemleriydi.”
Dizi, serinin ilk iki cildinden uyarlandı. (16 sayıdan oluşan ‘Prelüdler ve Noktürnler’ ile ‘Bebek Evi’nden.) Neil Gaiman’ın ifadeleriyle söylersek 3 bin sayfanın yalnızca 400 sayfası ekrana yansıdı. Anlatılan macera, Sandman’ın 100 yıllık esaretten kurtulması ve düş krallığını yeniden kurmak için çalınan eşyalarını geri alma uğraşı… Sandman bunun için Lucifer ile tanışmak üzere Cehennem’e gider; gözleri yerine dişleri olan Corinthian adlı haydudun izini sürer; William Shakespeare ile bir anlaşma yapar ve kaybettiklerini bulmaya çalışırken Ölüm, Arzu ve Umutsuzluk’la buluşur.
Arka arkaya küçük filmler
Neil Gaiman dizinin her bölümüyle izleyicileri şaşırtacağını söylüyor. Baş yapımcılardan Allan Heinberg da aynı noktaya işaret ediyor: “Her bölümde hem dünyalar hem de oyuncu kadrosu değişiyor. Arka arkaya küçük filmler gibi... İzleyici olarak mantığı bir kenara atmak, sihri görmek istiyorum. İnanmak istiyorum ki dünyamızın altında bir dünya var. Orada her şey mümkün, sihir var ve düşler gerçekleşiyor.”
‘Sandman’ ilk kez bir uyarlamayla ekranda ancak bu ilk girişim değil. 1991 yılından bu yana birçok kez sinemaya aktarılmak istendi ve her adım sonuçsuz kaldı. Başlarda Gaiman karşı çıkıyordu. Sonrasındaysa, ‘kendisine gönderilen senaryolar gittikçe kötüleşiyor ve hikâye tanınmayacak hâle geliyordu.’ Netflix’te yayınlanan uyarlamanın çizgi romanın aslına sadık olduğu vurgulanıyor. Nedeni, Neil Gaiman’ın işin başında olması.
Tıpkı Morpheus gibi konuşuyor
Son iki yıldır dizi üzerine çokça yazıldı ve oyuncu kadrosu zaman zaman eleştirilerin hedefi oldu. Gaiman’a göre Tom Sturridge, ‘tıpkı kafasında canlandırdığı Morpheus gibi konuştuğu için’ rolü kaptı. Ölüm rolünü canlandıracak oyuncu, “Bir yandan Düş’e gerçeği söyleyebilecek, diğer yandan hayatınızın sonunda tanışmak isteyeceğiniz biri” olmalıydı ve yüzlerce kişiyle görüşüldükten sonra Kirby Howell-Baptiste’de karar kılındı. Ölüm’ün dizide siyahi olması ve Arzu’nun ikili cinsiyet temsiline uymaması da eleştirildi. Gaiman, “Umursamıyorum” diyor: “33 yıl önce gey, lezbiyen, trans karakterleri hikâyeye dahil ettiğimde bana şaşkınlıkla ‘Bunu neden yapıyorsun?’ diyorlardı. Şimdi dehşet içinde uyandılar.”
‘The Sandman’ serisi Türkiye’de ilk olarak Laika Yayınları’nca basılmıştı. Bugün tüm kitaplar İthaki Yayınları tarafından, Elif Ersavcı’nın çevirisiyle okura sunuluyor. Geçen günlerde seriye yeni bir kitap eklendi. ‘Sandman: Uvertür’le Neil Gaiman, neredeyse 20 yıl sonra ilk kez uzun bir Düş Kral öyküsüyle geri dönüyor. Orijinal dizinin öncesinde yaşananlara odaklanan kitabın çizimleri J.H. William III'a, renklendirmesi Dave Stewart’a ait. Eser, 2016 yılında 'Hugo En İyi Grafik Roman Ödülü'ne değer görülmüştü.
Dahası:
Fotoğrafçı Ali Kalyoncu’nun GQ için dizinin yapımcı ve oyuncularıyla röportajı: ‘The Sandman: Bir Rüyayı Uyarlamak
Hazal Çamur’un incelemesi: 'Sandman – Prelüdler ve Noktürnler: Rüyalar ve Kâbuslar Arasındaki Harikalar Diyarı'
|
|
|
|
Moğollar, Aliağa’da sökülmesi planlanan ve asbest ile başka zararlı kimyasallar taşıyan Nae Sao Paulo gemisine karşı İzmir Gündoğdu Meydanı’nda konser verdi. İzmir BB ile İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından düzenlenen konser, miting havasında geçti. 3 Ağustos’ta 76’ncı yaş gününü kutlayan Moğollar’ın solisti Cahit Berkay, “O gemiyi tüy diker gibi getirecekler. Bütün asbesti bu ülkeye satacaklar. Üzerine para da alacaklar. Neresinden bakılırsa bakılsın insanın aklı, vicdanı almıyor. Bu ülke çöplük olmayacak” dedi. İzmir BB Başkanı Tunç Soyer ise konuşmasını “Geldikleri gibi gidecekler” sözüyle tamamladı.
59’uncu Altın Portakal Film Festivali’nin jüri başkanlığını yönetmen Yeşim Ustaoğlu yapacak. Festival 1-8 Ekim tarihlerinde düzenlenecek. Ustaoğlu, ‘Güneşe Yolculuk’, ‘Bulutları Beklerken’ ve birçok ödüle değer görülen ‘Tereddüt’ gibi filmleriyle tanınıyor.
Yapımcı Janet Yang, Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin ilk Asya kökenli başkanı oldu. Yang aynı zamanda akademi tarihindeki dördüncü kadın başkan. Öncesinde Fay Kanin, Cheryl Boone Isaacs ve Bette Davis Akademi’ye başkanlık etmişti.
Ece Ayhan adına düzenlenen şiir yarışması, katılım koşulları ve jürisi nedeniyle tartışma yarattı. Çanakkale Eceabat Belediyesi tarafından düzenlenen yarışmada, yarışacak eserlerin ‘milli ve manevi değerlerle, genel ve evrensel ahlak ile insanlık ilkelerine uygun olması’ istendi. Jüride belediye başkanı Saim Zileli, başkan adayı Yusuf Acar ile hekimler Prof. Bedirhan Üstün ve Tuğba Gündüz bulunuyor. “Şiirimiz karadır abiler” diyen Ece Ayhan 13 Temmuz 2002’de hayatını kaybetmişti.
Boğaziçi Üniversitesi rektörü olarak atanan Naci İnci, üniversitedeki sinema kulübünün faaliyetlerine son verdi. İnci kulübün düzenlediği LGBTİ+ temalı filmlerin gösterimini engellemişti.
‘Joker’in devam filmi için hazırlıklar sürüyor. Müzikal olması beklenen ‘Joker: Folie A Deux’ adlı yapımın yönetmenliğini bir kez daha Todd Philips yapacak. Kadrosunda Harley Quinn rolüyle Lady Gaga yer alıyor. Filmin Ekim 2024’te gösterime girmesi planlanıyor. Joaquin Phoenix’in unutulmaz oyunculuğuyla hafızalara kazınan ‘Joker’, 2019’un öne çıkan yapımlarından olmuştu.
Sinema TV Sendikası tarafından ‘Setlerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Şiddet Araştırması’ yapıldı ve araştırma sonuçları peyderpey yayımlanmaya başladı. Araştırmada sektördeki mesleklerde cinsiyet ataması olup olmadığı, cinsiyet eşitsizliğinin çalışma ortamını ve çalışanları nasıl etkilediği ele alınıyor. İlk açıklanan verilere göre araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 22’si ‘bazı işlerin kadınlara uygun olmadığını’ düşünüyor. Raporun tamamı eylül ayında yayımlanacak.
Beyoğlu Sineması yönetimi, ‘sinemayı devretmek istediklerini’ duyuran bir açıklama yayımladı. Bir süredir kapalı olan, İstanbul’un sokağa açılan az sayıdaki salonlarından Beyoğlu Sineması’ndan yapılan açıklamada, “Sinemanın bulunduğu yerden tahliye edilmemesi ve/veya başka bir işletmeye dönüştürülmemesi ve 1989’dan bu yana üstlendiği misyonla devam edebilmesi için yatırımcı/sinemacı vb. kişilerin devralmakla ilgilenmesi durumunda bizlerle ulaşmasını rica ederiz” denildi.
Türkiye’nin öncü, bağımsız tiyatro topluluklarından DOT, Beykoz Korusu’ndaki sahnesini kapattı. DOTormanda, pandemi döneminde açılmıştı. Açıklamada, “Bu özel mekânı uzun yıllar devam ettirmek isterdik, fakat gittikçe güçleşen hayat koşulları bizim gibi bağımsız sanat kurumlarının yaşam mücadelesini daha da zorlaştırdı, neredeyse imkânsız hale getirdi” denildi.
Tiyatro Kooperatifi, çocuk oyunları hakkında yerel yönetimlere çağrı yaptı. Çağrı metninde “Belediyelerin sanatsal ve pedagojik kriterleri karşılamayan çocuk oyunlarını satın alıp sunması, çocukların bireysel ve sanatsal gelişiminde olumsuz etkiler yaratır” denildi. Ayrıca belediyelerin çocuk oyunlarına, yetişkinlere yönelik oyunların dörtte biri kadar ücret ödemesi eleştirildi.
‘Çıplak semazen’ davası düştü. İzmir’de 10 Eylül’de sahnelenen Ziya Azazi’nin ‘Dervish in Progress’ adlı gösterisi hakkında ‘halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağıladığı’ için soruşturma açılması istenmişti. Mahkeme, aynı gösterinin daha önce Kültür ve Dışişleri bakanlıklarında da sahnelendiğini hatırlatarak, soruşturmaya gerek olmadığına hükmetti.
|
|
|
Hemen abone olun, bir sonraki bülteni kaçırmayın!
|
17 açıdan ‘Paramparça Aşklar Köpekler’
Bir film üzerine kaç metin üretilebilir? Yeni bir kitap buna yanıt veriyor. Yazar Tarhan Gürhan’ın yayıma hazırladığı, ‘h2o Yayınları’ tarafından sunulan ‘Karanlığın Taneleri: Paramparça Aşklar Köpekler’ adlı kitapta, 2001 yapımı filme ilişkin 17 makale bulunuyor.
Alejandro Gonzalez Iñárritu’nun yönetmenliğini yaptığı film, Geal García Bernal, Emilio Achavarria ve Venassa Bauche gibi önemli oyuncuları bir araya getirmiş, Oscar ve Altın Küre ödüllerine aday olmuştu. Aynı zamanda yönetmenin ‘Ölüm Üçlemesi’ olarak anılan filmlerinin öncüsüydü. Diğerleri ’21 Gram’ ve ‘Babel’di.
Kitap Tarhan Gürhan’ın ‘Kaza Raporu’ başlıklı sunumuyla açılıyor:
“Şiddetin haritasını Meksika’dan başlayıp çiziyor Iñárritu. Tabii ki hemen bütün haritalar gibi kanla. Hiçbir film bu denli derin kanamadı bana göre. Ölmediğin için oluyor bunlar, ölsen olmayacaklar. Ölmeden yapılan acılı bir otopsi gibi film, şiddetin otopsisi, şiddetin estetiği... Hayal kırıklıklarıyla dolu bir film. Karanlığın taneleri başlıyor…”
Derlemede Asuman Susam, Haydar Ergülen, Enis Akın, Hüseyin Alemdar gibi şairlerin yanı sıra Hakan Günday, Makbule Aras Eivazi ve Fatih Atila gibi yazarların metinleri bir araya geliyor.
Edebiyat kadar sinema üzerine de kalem oynatan Asuman Susam’ın makalesinden bir bölüm şöyle: “AmoresPerros. Paramparça Aşklar Köpekler demeyeceğim. Orijinal dile, ondaki oyunları görmeye dair bilgim yok. Ama filmin adının hayata, aşka dair bir sefilliğin, köpekleşmenin, fahişeliğin göndermelerini içerdiğine dair çok yazıldı çizildi. Hiçbir sanat eserinde ‘yaratıcının niyeti’ üzerinden okuma yapmak tercih olmamalı. Metni okumaktır aslolan. Metinse hangi sanatsa o, onun araçlarıyla, onun diliyle kurulan bir şeydir. Sinemanın aracı ve dili görsel göstergeler, görsel imgelerdir en başta, ama konuşulan dilden de yararlanır. Filmin adındaki oyun ve onla sağlanan çok anlamlılık bir zenginlik olabilir, filmin içine dair okumalarımıza bizi en başından başlatabilir. Burada da yönetmen bu emeli gütmüş belli ki. İyi de etmiş. Bize bakışındaki türcü ve cinsiyetçi çapakları daha en başından göstermiş. Film kadınları ve üçüncü epizotta politik bağlanımı kötülüklerin sebebi olarak görmüş. Ve kadınlar baştan sona filmde negatif temsil imgeleri olarak işlevselleştirilmiş. Günaha davet eden baştan çıkarıcılar. Film başka bir yazının upuzun konusu olarak cinsiyetçi kodları, dili ve yaklaşımıyla daha içeriden ve sert eleştirilmeye açık bir film olarak ödüllerinin yanı sıra film tarihine çoktan geçti.”
|
|
|
|
Turgut Uyar şarkıları
Turgut Uyar 4 Ağustos 1927’de dünyaya geldi ve 22 Ağustos 1985’te hayata veda etti. Bu nedenle ağustos ayı Uyar’ı anmak için iyi bir zaman.
‘İkinci Yeni’ şairlerinin şiirleri birçok kez bestelendi ancak Turgut Uyar’ın şiirlerinden yapılan bestelere sık rastlanmaz. Akla ilk gelen ve en bilineni Sezen Aksu’nun yorumladığı ‘Denge’: “Sizin alınız al, inandım / Sizin morunuz mor, inandım / Benim dengemi bozmayınız.”
Bir diğeri Fazıl Say’ın ‘Yeni Şarkılar’ albümünde yer alan Serenad Bağcan’ın ses verdiği ‘Göğe Bakma Durağı’: “İkimiz birden sevinebiliriz / Göğe bakalım.”
Leman Sam ‘Nereye Kadar’ albümünde Uyar’ın ‘Elli İki Hane’ şiirinden uyarlanan ‘Mavi Tango’yu söylemişti. Hüsnü Arkan ise bir Fikret Kutlay şarkısı olan ‘Yokuş Yol’a’yı:
“Güllerin bedeninden dikenlerini / Teker Teker koparırsan / Dikenleri kopardığın yerler / Teker teker kanar / Dikenleri kopardığın yerleri / Bir bahar filan sanırsan / Kürdistan’da ve Muş – Tatvan yolunda / Bir yer kanar.”
|
|
|
|
Yaz sıcağında bir esinti: Suat Derviş
Edebiyatın öncü yazarlarından Suat Derviş, ölümünün 50'nci yılında, Sanat Kritik ve İthaki Yayınları ortaklığıyla düzenlenen bir dizi etkinlikle anılıyor. ‘Yaz Sıcağında Bir Esinti: Suat Derviş’ başlıklı podcast serisi 1 Ağustos’ta başladı. Seval Şahin ve Serdar Soydan’ın editörlüğünde hazırlanan seride ilk olarak Fatmagül Berktay arşivinden, 1 Temmuz 1987’de Neriman Hikmet ve Rasih Nuri İleri’yle yapılmış görüşmeden kısa bölümler yayımlandı. Rasih Nuri, Suat Derviş’in onu takip eden polisin koluna girip ‘Hadi gezelim’ dediğini anlatıyor. Yaprak Zihnioğlu, Nergis Ertürk, Menekşe Toprak, Deniz Yüce Başarır gibi araştırmacı ve yazarların konuşmalarıyla devam edecek seride, Nergis Ertürk ‘Suat Derviş’ten yazarlık dersi’ başlıklı konuşmasında, yazarın henüz Türkçeye çevrilmemiş ‘Aşk Romanları’ kitabı üzerinde duruyor.
‘Yaz Sıcağında Bir Esinti: Suat Derviş’ podcast serisi ay boyunca devam edecek ancak asıl buluşma eylül ayında, edebiyat mecrası Sanat Kritik’in Beyoğlu’ndaki mekânında gerçekleşecek. Küratörlüğünü Eda Yiğit’in yaptığı Suat Derviş sergisi 1 Eylül’de açılacak.
Sergi içeriğinde Suat Derviş’in güncel biyografisi, yazarlık serüveni, dönemin gazetelerinden seçilmiş röportaj serileri, çeviri, roman tefrikaları, öykü ve romanlarının bir araya getirilmiş güncel listeleri yer buluyor.
Sergide aynı zamanda sanatçıların Suat Derviş’e dair işleri göze çarpıyor. Emin Çelik, Suat Derviş’e özel olarak bu sergi için ürettiği bir enstalasyon çalışmasıyla, Derya Ülker yazarın kitaplarından alıntıları kullanarak gerçekleştirdiği cama yazılama ve çizimleriyle, Zilberman Gallery’nin izniyle Eşref Yıldırım tuval üzerine yağlıboya ve ip kullanarak 2018 yılında ürettiği bir Suat Derviş portresiyle sergiye katılım sağlıyor. Resmin ve yazının ortak ve temel aracı olduğunu düşünerek kara kalem ve mürekkebi kullandığını belirten Figen Aydıntaşbaş'ın ürettiği desenler sergide görülebilecek.
Dahası
Kübra Derin’in yazısı: ‘Suat Derviş: Kadınların yıldızları gönüllerince seyretme haklarını savunan gazeteci’
|
|
|
|
Faslı efsanevi müzik grubu Nass El Ghiwane’i anlatan ‘Trances’ belgeseli MUBİ’de gösterimde. 1981 yapımı belgesel, The Film Foundation tarafından restore edilmiş kopyasıyla yayında. Ahmed El Maanouni tarafından yönetilen belgesel, 2007 yılında Cannes’da gösterilmiş, Martin Scorcese ‘Günaha Son Çağrı’ filmi için ona ilham veren Nass El Ghiwane’e teşekkür etmişti.
Türkan Elçi’nin ilk romanı ‘Mavi Karga’, Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Elçi, romanı, “Üç yıldır zihnimde kanat çırpan, benimle konuşan Mavi Karga göğün beyaz bulutlarını delerek raflara konacak” diyerek duyurdu. Romanda, ‘prangalar içinde ölmeye yatırılmış bir kadına hikâyeler anlatan bir karga’ konu ediliyor.
Dr. Töre Sivrioğlu ve Mahir Ünal Eriş’in tarihten kültüre, eski dillerden arkeolojiye uzandıkları ‘Geri Dönüyoruz’ adlı podcast serisi Socrates çatısı altında yayına başladı. İlk bölümü yayınlanan dizi hakkında ikiliyle yapılan söyleşi Milliyet Sanat dergisinin ağustos sayısında: “Ben cahilce soruyorum, Töre bilgece yanıtlıyor.”
Ankara’nın keşif haritasını çizen Pusula’nın ikincisi yayımlandı. AnkaraAks ve kent merkezli kültür mecrası Lavarla işbirliğinde hazırlanan haritada müzelerden yeme-içme mekânlarına uzanan bir rota izleniyor.
Özlem Kökboyu’nun ‘Tüm Savaşları Verdim’ adlı son teklisi yayınlandı. Sanatçı daha önce ‘Sen Varsın Diye’, ‘Kediler Öksüz Kaldı’ ve ‘Mutlu Son Arıyorum’ gibi şarkılara imza atmıştı.
Mimar.ist dergisinin 74’üncü sayısı çıktı. Bu sayıda Beyoğlu Kültür Yolu, kültürel mirasın korunması, kent hakları, kentsel koruma ilkeleri gibi konularda değerlendirmeler okunabilir.
Bu hafta biri yerli altı film gösterime giriyor. Brad Pitt’in rol aldığı ‘Deadpool 2’ haftanın öne çıkan filmi.
|
|
|
|
- Çıplak Ayaklar Kumpanyası tarafından, Yapı Kredi Sanat’ta süren ‘Momento İstanbul – Hristoff Aile Arşivi’ sergisinden yola çıkılarak oluşturulan ‘İstanbul’da herkes nasıl?’ adlı gösteri bugün (5 Ağustos) ve yarın Yapı Kredi Kültür Sanat’ta izlenebilir.
- Nekropsi, 27 Ağustos’ta İstanbul’da Küçükçiftlik Park’ta konser verecek. 1996 yılında ‘Mi Kubbesi’ adlı ilk albümlerini yayınlayan topluluk, son olarak 2020’de ‘Helezon’ adlı tekliyi yayınlamıştı.
- Ayvalık 8'inci AIMA Müzik Festivali 16 Ağustos’ta başlayacak. Prof. Filiz Ali öncülüğünde kurulan Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi tarafından düzenlenen festival, İsrailli keman virtüözü Hagai Shaham, Nükleus Trio, İstanbul Flüt Topluluğu gibi sanatçı ve grupları ağırlayacak.
- Editors grubu Bursa’da sahnede olacak. Konser 2-4 Eylül tarihlerini kapsayan 6'ncı Nilüfer Müzik Festivali kapsamında gerçekleşecek.
- AKM Yeşilçam Sineması’nda, 11 Ağustos’a kadar Emir Kusturica’nın ‘Arizona Rüyası’, Jean-Pierre Jeunet & Marc Caro’nun ‘Şarküteri’ ve Zeki Demirkubuz’un ‘Kader’ filmleri izlenebilecek.
- Dasdas oyunları Küçükçiftlik Park’a taşınıyor. 10 Ağustos – 2 Eylül arasında ‘Ağaçtaki Kız’ ve ‘Deli Bayramı’ oyunları Bahçe Tiyatrosu’nda sahnelenecek.
|
|
|
Bülteni Paylaş
Takip Edin |
|
Kapsül'ü sosyal medya'da takip edin! |
|
|
|
|
|
|
|