Ufuk Tanışan
Karikatür, 150 yıldan uzun bir süreden bu yana ülkedeki komediye yön göstermeyi sürdürüyor. Kapsül Pazar, bu hafta sizi Osmanlı’dan günümüze karikatürün hikâyesine götürüyor.
Her ne kadar matbaa, bu topraklarda oldukça geç benimsense de karikatür gibi kimi konular ise oldukça kısa zamanda ve oldukça başarılı bir şekilde icra edildi, edilmeye de devam ediyor.
Karikatür, Avrupa’ya 1800’lerin başından itibaren yayılır ve 1850’lere gelindiğinde birçok ülkede ve birçok gazetede kendine yer bulur. Aynı dönemde modernleşme çabaları içindeki Osmanlı Devleti, sanayileşen Avrupalı ülkelerini bir anlamda örnek almaya çalışır. Bunun için ilk kez bir padişah, Abdülaziz, 1867’de Avrupa’ya 45 gün süren bir ziyaret gerçekleştirir. Tesadüf bu ya, aynı yıl Arif Arikani’nin çıkardığı İstanbul isimli dergide ilk kez bir karikatüre yer verilir.
İlk karikatür dergisi: Diyojen
Bundan 3 yıl sonra, 1870’te ise bilinen ilk karikatür dergisi Diyojen yayın hayatına başlar. Haftalık olan dergi, 23’üncü sayıdan itibaren haftada iki, 148’inci sayıyla beraber de haftada üç kez yayımlanır. Namık Kemal’in de imzasız yazılarının kullanıldığı dergi, önce üç kez geçici olarak kapatılır, ardından tamamen yayını durdurulur. Bunun üstüne Diyojen’in yayıncısı Teodor Kasap, ‘Hayâl’ isimli bir başka dergi kurar. Kısa sürede ‘Çıngıraklı Tatar’, ‘Kahkaha’, ‘Çaylak’ gibi dergiler de yayın hayatına başlar. 1876’da 2. Abdülhamit’in tahta çıkması, karikatür dergilerinin bu ilk örneklerinin de sonu olur. Zira, yayınlarına izin verilmeyen karikatür dergileri ya kapatılır ya da merkezlerini Avrupa’ya taşır. Yine de Avrupa’ya taşınan ve burada basılan dergiler, İstanbul’a gizlice sokulur ve el altından dağıtımı yapılır.
II. Meşrutiyet ve erken cumhuriyet
Abdülhamit’in tahttan indirilmesi ve II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ardından karikatürde patlama yaşanır. Karikatüristler, oklarını çevirdiği 2. Abdülhamit’i korkak, beceriksiz, düşkün ve çaresiz gösterir. Hem bu dönemde hem de bağımsızlık mücadelesi sırasında çıkan dergiler uzun ömürlü olmaz. Özellikle cumhuriyetin hemen öncesinde daha çok siyasi portreler ön planda yer alır. Cumhuriyetin ilanıyla da devrim temalı karikatürlere sıkça rastlanır.
Bu dönemde çıkan dergilerden yayın hayatı en uzun süren ‘Akbaba’ olur. 1922’de yayın hayatına başlayan dergi, 1977’ye kadar aralıklı olarak faaliyetlerini sürdürür. Karikatürlerin yanı sıra önemli şair ve yazarlarının da eserleri yayınlanan Akbaba, dönemin ‘yasaklısı’ Nazım Hikmet’e de kapısını açar.

Akbaba’nın popülaritesinin düştüğü bir noktada, 1946 yılında Aziz Nesin ve Sabahattin Ali’nin öncülüğünde ‘Marko Paşa’ isimli dergi yayın hayatına başlar. Dönemin tek parti iktidarına muhalif bir yayın çizgisi benimseyen dergi, yüksek tiraja ulaşır. Sayısız kez kapatılan dergi, birçok defa da isim değiştirmek zorunda kalır: ‘Malum Paşa’, ‘Bizim Paşa’, ‘Yedi Sekiz Paşa’, ‘Ali Baba’, ‘Öküz Mehmet Paşa’…
Yenilikçi dönem ve Gırgır
II. Dünya Savaşı’nın ardından gelen dönemde hem tüm dünyada hem de Türkiye’de karikatür büyük bir değişimin içine girer. ABD’li karikatürist Saul Steinberg’ün yalın ve yazısız karikatür tarzı, bu dönemdeki Türk karikatüristleri oldukça etkiler. Söz konusu tarzın popüler kültüre uygun olmadığı, halka ‘inemediği’ eleştirileri yapılır. 1950’lerden, 60’ların sonuna kadar karikatür dergileri okuyucu kaybeder.
70’li yıllara gelindiğinde ise karikatür, yeniden ‘ana akım’da kendisine yer bulur. Bunun en büyük mimarı ise elbette Oğuz Aral olur. 1973’te Gırgır’ı kuran Oğuz Aral, derginin bütün sayfalarında çizimlere yer verip yazıları azaltma yoluna gider. Büyük ölçüde birkaç karelik karikatürlere ya da 1-2 sayfalık çizgi romanlara yer verilen dergi, aynı zamanda genç karikatüristlerin de mabedi hâline gelir. O dönemde yetişen bütün karikatüristler, Oğuz Aral’ın, “Fazla taramalardan kaçının” öğüdünü mutlaka sık sık işitir. Bugün hâlâ uygulanan ‘dergi sabahlamaları’, yine Gırgır’la birlikte başlar. Doğan Hızlan, bu konu hakkında, şu satırları yazar: “Çalışma yöntemi enteresandı, bir gece toplanırlar, sabaha kadar dergiyi hazırlardı.”
1978’de haftalık olarak 280 bin tiraja oluşan Gırgır, 12 Eylül Darbesi’nin ardından 1981-83 döneminde ise 500 binlik tiraja yükselir. Ülkede, hâlen bu tiraja yaklaşabilen bir karikatür dergisi mevcut değil.
Gırgır’ın yanı sıra o dönemdeki önemli karikatür dergileri Çarşaf, Fırt ve Çivi olur.
Limon’dan Leman’a
Aralarında Latif Demirci, Bülent Arabacıoğlu, Hasan Kaçan, Ergün Gündüz gibi isimlerin bulunduğu 20’den fazla çizer, 1989’un başlarında Gırgır’dan ayrılıp Hıbır isimli yeni bir dergi kurar. Zaten, aynı yılın sonlarında Gırgır dergisi satılarak el değiştirir. Bunun üzerine Oğuz Aral, Gırgır’ın bütün çizerleriyle Avni isimli yeni bir dergiyi yayın hayatına sokar.

Bu dönemde Gırgır’da çizmeye devam eden bir grup çizerin ayrılarak 1985 yılında kurdukları Limon isimli dergi, 1990’lı yılların hemen başında ‘Leman’ ismini alarak döneminin en popüler yayını olur. Leman’ın yanı sıra aynı bünyeden çıkan aylık L-Manyak dergisinde ‘Kötü Kedi Şerafettin, ‘Kunteper Canavarı’, ‘Robinson Crusoe ve Cuma’ ve ‘Dedektif Sanlı’ gibi unutulmaz karakterler ve öyküler yayınlanır. 10 yıl süreyle çıkan L-Manyak’ın aksine Leman, hâlihızarda yayın hayatını sürdürüyor.
Gırgır’ın ‘çizer yetiştirme’ misyonu 90’larda Leman’a geçer. Hatta herkesin bildiği gibi Cem Yılmaz, Leman'da çizerken ilk stand-up gösterilerini Leman Kültür’de sahneler.
Penguen’den günümüze
Başını Bahadır Baruter, Mehmet Çağçağ gibi isimlerin çektiği Leman’dan ayrılan yeni veya eski çizerler, 2001’e gelindiğinde Lombak isimli aylık yayın yapan yeni bir dergiyi piyasaya sürer. Bir yıl sonra da aynı ekip, haftalık olarak yayın yapacak Penguen’i faaliyete sokar.
5 yıl sonra, 2007’de ise bu kez Yiğit Özgür, Ersin Karabulut, Umut Gürsoy ve Umut Sarıkaya gibi çizerler Penguen’den tamamen dostane biçimde ayrılarak Uykusuz’a hayat verir. Her iki dergi de, hemen hemen aynı tarzda yayın yapar. Leman’dan ayrıldıkları nokta ise daha az politik karikatüre yer vermeleri olur.

Ancak bu bile Penguen’in başını belaya sokmaya yeter. Zira hatırlanacağı gibi Penguen’in 2015 yılındaki ‘Tayyipler Âlemi’ başlıklı kapağı gibi birçok karikatür dava edildi. 2 yıl süren ‘Tayyipler Alemi’ kapağı davasının, karikatürlerin eleştiri sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle reddine karar verilse de ilerleyen yıllarda artan baskıdan bütün dergiler nasibini aldı. Bu, dergi kapaklarının çoğu zaman imzasız yayımlanmasına ve ‘gündem karikatürleri’ sayısında da bir azalmaya yol açtı.
Penguen, ekonomik şartları gerekçe göstererek yayın hayatına 2017’de son verdi. Uykusuz ve Leman ise hâlen yayın hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Bunların yanı sıra kadın çizer ve yazarların çıkardığı Bayan Yanı dergisi de kurulduğu 11 yıl önceden bu yana türünün tek örneğini sergilemeyi sürdürüyor.
Köklü bir geçmişe sahip olan karikatürün, Türkiye’de her biçim ve platformdaki komediye yol gösterdiği su götürmez bir gerçek. Zira, hayatının herhangi bir döneminde karikatür dergisi okumamış bir komedyen düşünebiliyor musunuz?
|