|
Kapsül Pazar
24 Temmuz 2022
|
bugünkü destekçimiz
|
|
Ufuk Tanışan
Pandeminin, ofis alışkanlıklarımızda neden olduğu değişimin büyüklüğünü hepimiz görüyoruz. Salgın etkilerinin azaldığı bazı ülkelerde evden çalışma ya da hibrit çözümler kalıcı hale gelmiş durumda. Turizm sektörü ve tatil alışkanlıkları da henüz adı konmamış bir geleceğe hazırlanıyor.
‘Aşırı turizm’ kavramının 2017’de hayatımıza girmesinden 2 yıl sonra patlak veren pandeminin büyük yara verdiği turizm sektörü, eski günlerine henüz ulaşamadı. Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 10’undan fazlasına denk gelen ve yine dünyadaki tüm işlerin yüzde 12’sini yaratan ’turizm’, 2020’de aldığı büyük yarayı az da olsa 2021’de sarabildi. Geçen yılı yüzde 4’lük büyümeyle kapatan küresel turizm sektörü, özellikle bu yıl oldukça iyimser ve umutlu. Öyle ki, Dünya Turizm Örgütü’nün anketine katılan sektör profesyonellerinin yüzde 58’i, üçüncü çeyrekten başlamak üzere turizmde bir sıçrama bekliyor.
Pandemi, iklim krizi ve ‘yeni kuşağın’ itiyaç ve zevkleri dikkate alındığında, gelecek yıllarda turizmin büyük bir dönüşüme sahne olması kaçınılmaz görünüyor.
Peki yakın gelecekte göreceğimiz turizm trendleri hangileri olacak?

Fotoğraf: Cottonbro / Pexels
Sürdürülebilirlik
Dünya Turizm Örgütü, ‘sürdürülebilir turizmi’ şu şekilde tanımlıyor: “Şimdi ve gelecekteki ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri tam olarak hesaba katan; ziyaretçilerin, endüstrinin, çevrenin ve evsahibi toplulukların ihtiyaçlarını karşılayan turizm.”
Pandemi öncesi dönemde bir ‘trend’ olarak ortaya çıkan sürdürülebilir turizm, direkt olarak iklim krizini dikkate alan turist talepleriyle ortaya çıkan bir ihtiyaç. Zira küresel gezginlerin yüzde 87’si, çevreyle ilgili endişeleri karşılanmış, sürdürülebilir biçimde seyahat etmek istiyor. Söz konusu gezginler aynı zamanda yerel toplulukların ekonomilerine katkı sağlamayı da planlıyor. Bunun, çevrenin yanı sıra kültürün de sürdürülebilirliğine büyük fayda vermesi öngörülüyor.
İskoçya’da düzenlenen 26’ncı BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) da turizm konusu ele alınmıştı. Hatta 2016 itibarıyla küresel karbon emisyonlarının yüzde 5’inden sorumlu olan turizm sektörünün, düşük karbonlu geleceğe öncü olabileceği konusunda fikir birliğine dahi varılmıştı: “2050 yılından önce ‘Net Sıfır’a adil bir geçiş, ancak turizmdeki toparlanmanın sürdürülebilir tüketim ve üretimin benimsenmesini hızlandırması ve ekonomik değer yerine ekosistemlerin, biyolojik çeşitliliğin ve toplulukların yenilenmesini dikkate alan bir başarı tanımlamasıyla mümkün olur.”
Uzmanlar, iklim krizi kaynaklı sürdürülebilirlik taleplerinin gelecek yıllarda katlanarak artacağını öngörüyor. Bu da turizm sektöründeki her kuruluşun ister istemez sürdürülebilirlik konusuna adapte olacağına, aksi takdirde ayakta kalamayacağına işaret ediyor.
‘Uzun dönemciler’
Pandemiyle birlikte ilk olarak kuşkusuz ofis alışkanlıkları değişti. Dünya genelinde birçok şirket ya uzaktan çalışmaya ya da ‘karma’ çalışma modeline geçti. Araştırmalara göre çalışanların yüzde 97.6’sı kariyerlerinin sonuna kadar uzaktan çalışmanın ağırlıkta olduğu karma modeli destekliyor. CNBC’nin yaptığı bir ankette, ABD’li büyük şirketlerin yüzde 70’inin beş yıl içinde karma modele geçeceği önörülüyor. Hatta Kuzey Amerika’daki işçilerin yüzde 25’inin yıl sonuna kadar uzaktan çalışmaya geçeceği de hesaplanıyor.
Hâlihazırda varlıkları giderek artan dijital göçebelerin yanı sıra birçok şirketin, çalışanlarına uzaktan çalışma imkânı tanıması, İngilizceye ‘workations’ tanımını da beraberinde getirdi. Henüz Türkçe karşılığı olmayan kelime, İngilizcedeki ‘work’ (iş) ve ‘vacation’ (tatil) kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde yaşayan ve işlerini uzaktan yürüten çalışanların bir kısmı, hem hayatlarını ekonomik olarak görece daha makul geçirecekleri hem de yeni bir kültürle tanışacakları ülkelerde aylarca ikamet etme planlarını ya uyguluyor ya da yakın zamanda uygulamayı düşünüyor.
Uzun dönem turizminin ikinci ayağını ise ‘normal’ turistler oluşturuyor. Zira bir araştırma, insanların tatile gittikleri yerlerde, son iki yıla oranla daha fazla zaman geçireceğini gösteriyor. 2020 ve 2021’de 3.8 gece olarak hesaplanan ortalama tatil süresinin bu yıl 5-7 geceye yükselmesi bekleniyor.

Fotoğraf: Mikonos Adası/Depo Photos
‘Deneyim turizmi’
Geleneksel tatil turlarının, popüler turistik mekân önerilerinin aksine oldukça sıradışı alternatifler sunan ya da ‘oralı gibi’ zaman geçirmeyi vaadeden yeni bir trend ortaya çıktı: ‘Deneyim turizmi’.
Bu trendin en büyük etkeni olarak da Z Kuşağı gösteriliyor. Zira ABD’deki söz konusu jenerasyonun yüzde 72’si, eşyalar yerine deneyime para harcamayı tercih ediyor; yüzde 60’ı da yaşayacağı deneyimleri sosyal medyada paylaşacağını belirtiyor.
Elbette bu turizm tarzının en büyük tarafını, ‘hayatta bir kez yaşanabilecek deneyimler’ oluşturuyor. Yine de ‘oralı gibi’ zaman geçirmek isteyen turistlerin sayısı son yıllarda azımsanmayacak şekilde artıyor. Google Trends’in verilerine göre de ‘like a local’ (oralı gibi) teriminin aranması 2004’ten bu yana istikrarlı bir şekilde yükseliyor.
‘Oralı gibi’ yaşamanın da formülü biraz da yerel insanların gittiği restoranlarda yemek yemek, eğlendikleri barlarda dans etmek ve yerel spor takımlarını yerinde desteklemekten geçiyor. Bu da beraberinde unutulmaz deneyimleri getiriyor.
|
|
|
Hemen abone olun, bir sonraki bülteni kaçırmayın!
|
Şeriban Alkış
Söz konusu fotomuhabirliği olunca yıllardır tartışılan bir konu: Hayat kurtarmak mı, fotoğraf çekmek mi? Lynsey Addario için her ikisi de...
Pulitzer Ödüllü fotoğrafçı Lynsey Addario, 2000 yılının baharında Afganistan'da olanları belgelemeye gittiğinde henüz 26 yaşındaydı. Taliban'ın kontrolü altındaki ülkede sadece kadınları değil herhangi bir canlıyı fotoğraflamanın yasak olduğunu bilen Addario, kadın fotoğrafçı olmanın dezavantajını avantaja dönüştürdü. Erkek fotoğrafçıların hem yasal hem kültürel olarak giremediği kadın alanlarına girdi ve yıllarca Afgan kadınları fotoğrafladı.
Addario, Aralık 2010'da kırsal bir bölgede yalnız başına iki kadınla karşılaştığında şaşkına döndü. Taliban, yanında erkek bir refekatçi olmadan kadınların dışarı çıkmalarını yasaklamıştı.
Fotoğraftaki iki burkalı kadın, arabası bozulan ve yardım aramaya giden refakatçi erkeği bekliyor. Kadınlardan biri 18 yaşında, doğurmak üzere. Addario önce fotoğraf için düğmeye bastı, sonra 'suyu gelen' kadını acilen hastaneye yetiştirdi. 18 yaşındaki kadın, bir kız bebek dünyaya getirdi.
Taliban'ın geçen yıl Afganistan'da yönetimi yeniden ele geçirmesi üzerine birçok kadının ülkeden ayrılmasını da sağlayan Addario'ya göre, yıllardır çalıştığı Afganistan'da öğrendiği şey kadınların gücü ve direnci oldu.
bi' foto'nun şarkısı Soalkills'ten Enta Fen…
|
|
|
|
İllüstrasyon: Luis G. Rendon / The Daily Beast
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), maymun çiçeği virüsü nedeniyle küresel acil sağlık durumu ilan etti. Hâlihazırda 75 ülkede 16 binin üstünde vaka bulunuyor. Örgüt, söz konusu acil durum ilanının, aşı çalışmalarına hız kazandırmasını umuyor.
Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, alanında yetenekli kişilerin, konuyu öğretmede pek başarılı olmadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, söz konusu kişilerden tavsiye alanlar, yine de bu durumun kendilerine yardımcı olduğunu düşünüyor
📷 Nevşehir’de düzenlenen '3. Uluslararası Kapadokya Sıcak Hava Balon Festivali kapsamında palyaço, roket, kalp, yel değirmeni, kurbağa, şişe, ahtapot gibi figürlerdeki balonlar havalandı.
Science Advances’te yayımlanan araştırma, Sibirya köpeklerinin 7 bin 400 yıl kadar önce yiyecek için insanlara bağımlı hâle geldiğini gösteriyor: “Köpeklerin deniz diyetleri olduğunu görüyoruz, yani balık, kabuklu deniz ürünleri, foklar ve deniz aslanları yiyorlar ki bu da kendilerinin kolayca elde edemeyecekleri bir şey.”
İngiltere’de son 11 yılda 321 yılan zehirlenmesi vakası yaşandı.Ülkede egzotik hayvan besleyenlerin çoğalması, bu sayının artmasında etkili oldu.
- Üç çeşit zehirli yılanın olduğu İngiltere’de egzotik hayvan sahibi olmak yasak değil. DSÖ verilerine göre çoğu Asya, Afrika, Latin Amerika ve Okyanusya'da olmak üzere 250 çeşit zehirli yılan var.
📽️ Tüm dünyada 24 Mart 2023’te vizyona girecek ‘John Wick: Chapter 4’ filminin ilk fragmanı yayınlandı. Başrolünde yine Keanu Reeves'in olduğu filmde Donnie Yen, Hiroyuki Sanada ve Bill Skarsgård gibi isimler de yer alıyor.
|
|
|
|
Şeriban Alkış
Kolaj: Gabe Conte / GQ
Uluslararası Estetik Cerrahi Derneği’nin 2020 verilerine göre Türkiye, dünyada en çok estetik operasyon yapılan ülkeler listesinde beşinci sırada yer alıyor. En çok yapılan işlemler: Burun estetiği, liposuction, meme büyütme, göz çevresi estetiği ve yüze yağ enjeksiyonu.
Bu listede olmamasına rağmen saç ekimi, Türkiye’nin sağlık turizminde önemli bir paya sahip.
Dünyada en çok estetiğin yapıldığı ABD’den Türkiye’ye saç ektirmek için gelen GQ yazarı Alex Hawkins, ‘keltoş’ bir adamdan ‘seksi’ bir adama nasıl dönüştüğünü işlemin tüm detaylarıyla anlatıyor.
Ülkesinde 20 bin doları bulan bir maliyetle saç ektirmek Hawkins için imkânsızken, ‘dünyanın saç ekim merkezine’ gelerek 6 bin dolara saçlarını ektiriyor, beş yıldızlı bir İstanbul otelinde üç gün boyunca konaklıyor, çevirmen ve şoför de her daim hizmetinde.
İşlem yapıldıktan sonra İstanbul’u keşfetmek üzere birkaç gün daha otelde kalmak istiyor. Ancak kentin yağmurlu olması nedeniyle adımını otelden dışarı atmıyor. 6 saat süren bir operasyon ve başını yastığa koyamadığı için uyuyamadığı gecelerin ardından, ‘ya yağmur şemsiyeyi deler de yeni açılan saç deliklerime zarar gelirse’ paranoyasıyla ‘Ayasofya’ya bile’ gitmiyor.
Hawkins, çok sayıda saç ekim merkezi bulunan ve yerel paraları euro ile dolar karşısında oldukça değersiz olan Meksika ve Tayland ile Türkiye arasındaki farkı anlamaya çalışıyor.
Aktardığı görüşlere göre Türkiye’deki doktorların bu alanda uzunca süredir deneyime sahip olması ve resmî kurumlar tarafından da sağlık turizminin destekleniyor oluşu, Türkiye’yi bir saç ekim merkezi krallığı hâline getirdi. Türkiye’nin sağlık turizminde yıllık beklentisi 1.5 ile 2 milyon kişi arasında değişiyor.
Havaalanlarında, otel lobilerinde ya da İstanbul’un turistik bölgelerinde ‘keltoşluktan seksiliğe’ adım atan çok sayıda erkek gördüğünü aktaran Hawkins, bu kadar yaygınlaşmanın bir tehlikesine de dikkat çekiyor: Pastadan pay almak isteyen merdivenaltı kuruluşlar.
Uluslararası Saç Restorasyon Cerrahisi Derneği’nden Dr. Ricardo Mejia, işlem yapılacak merkezin mutlaka kontrol edilmesini öneriyor: “Ameliyatınızı kim yapacak? Doktor mu, teknisyen mi? Geçen hafta eğittikleri taksi şoförü mü?”
|
|
|
|
– George Orwell’in kült romanı ‘1984’ün aynı isimli tiyatro oyunu uyarlaması, Rutkay Aziz yönetmenliğinde 17 Temmuz’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde, 28 Temmuz’da ise Trump Sahne’de izleyiciyle buluşacak. Murathan Mungan’ın kaleme aldığı ve Reha Özcan’ın sahnede olacağı tek kişilik ‘Bir Garip Orhan Veli Müzikali, 28 Temmuz’da Selamiçeşme Özgürlük Parkı Tepe Sahne’de olacak.
– Her albümüyle altın ve platin plak kazanan Pink Martini, Avrupa turnesi kapsamında 26 Temmuz’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda Türkiye’deki hayranları ile buluşacak.
– Sonuncusu üç yıl önce düzenlenen Rock Off Festivali, 30 Temmuz’da Parkorman’da gerçekleşecek. Önceki yıllarda metal müziğin önemli gruplarını ağırlayan festivalin kadrosu henüz açıklanmadı.
- Moğollar ve Bulutsuzluk Özlemi, Kadıköy Açıkhava Konserleri kapsamında Musa Göçmen Senforock Senfoni Orkestrası'nın da katılımıyla 30 Temmuz’da Festival Park’ta sahneye çıkacak.
- Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi 28 Temmuz’da Yıldız Tilbe’yi, 29 Temmuz’da Yaşar’ı, 30 Temmuz’da da Gülşen’i ağırlayacak.
– İtalya Büyükelçiliği’nin işbirliğiyle gerçekleşecek İtalyan Yazlık Sineması 29 Temmuz ile 5, 12, 19 Ağustos günleri CerModern Açık Hava sinemasında seyirciyle buluşacak.
– Álex de la Iglesia ve Jorge Guerricaechevarría’nın eserinden uyarlanan ‘Taxim’ oyunu, 30 Temmuz’da Kadıköy Belediyesi Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da sergilenecek. Emrah Eren’in yönettiği oyunda Şevket Çoruh, Ozan Güven, Mert Asutay, Nergis Çorakçı, Seçkin Özdemir gibi isimler yer alıyor.
|
|
|
|
- ‘36 Soru’ yazı dizisinin konuğu gazeteci Nilay Örnek: “Çok ciddiye alırım, hiç ciddiye almam. Çok çalışırım ve sonra bundan sıkılırım. Heyecanı bitmemiş bir insan olmayı şans sayıyorum.”
- 🎥 Sırp tenisçi Djokovic’in Karadağ kıyılarında denediği spor dalı: ’Foil surfing’
- Cava Grande’nin dört şarkılık EP’si: ‘Serenity'
- Doktora tezini ‘Devleti Geri Getirmek’ adıyla kitaplaştıran Vedat Milor anlatıyor: “Sanayi Devrimi ve kapitalizmin gelişmesi çok uzun bir süreç. İnsanlar tarımdan koparılıyor ve bir işsiz ordusu yaratılıyor ki, yeni gelişen sanayide istihdam yaratılsın. Bizde ani bir deprem gibi cereyan etti süreç. Bu nedenle Batı'ya göre çok daha şiddetli buhranlar yaşadık.”
- Fotoğraflarla: Restorasyonu tamamlanan Acarlar Longozu açıldı.
- Aktif futbol kariyerine devam eden Ergin Keleş, kitabı 'Nasıl Yıldız Olunmaz?'ı anlatıyor: “Kitap kurdu falan sayılmam, okumayı severim, ancak futbol dünyasının içerisinde bir parça kitapla haşır neşir olduğum için entelektüel sayılıyorum.”
|
|
|
Bülteni Paylaş
Takip Edin |
|
Kapsül'ü sosyal medya'da takip edin! |
|
|
|
|
|
|
|