Hazırlayan: Cevat Kriket

Şampiyonlar Ligi yarı finalinde ilgi Real Madrid-Manchester City eşleşmesinin üzerinde olsa da rekabet açısından esas büyük tarih Milan-Inter derbisinde (Derby della Madonnina) yatıyor. Milano’nun maçlarını aynı statta (Giuseppe Meazza/San Siro) oynayan iki devi, 2002/03 yarı finali ve 2004/05 çeyrek finalinden sonra Şampiyonlar Ligi’nde üçüncü kez eşleşiyor. Eski eşleşmeler, Inter tarihindeki ikinci altın çağın (2007-2010) öncesine yani camianın ‘asla kazanamamasıyla’ meşhur olduğu döneme ait. İki eşleşmede de Milan, yenilgi yüzü görmeden bir üst tura yükselmiş, 2003’te kupayı müzesine götürmüş, 2005’te ise İstanbul’daki acayip finalde Liverpool’a kaybetmişti.

2005’teki eşleşme Papa II. John Paul’ün öldüğü döneme denk gelince İtalyan mizahı, Inter’in müzmin kara talihini, nadir gerçekleşen olayları tanımlamada kullanılan “Ancak Papa öldüğünde” ifadesiyle birleştirmişti. Papa öldüğüne göre artık Inter de kazanmalıydı ancak çeyrek final eşleşmesinde Milan, iki maçı da rahat şekilde aldı.

Fotoğraflar: ESPN

Bu derbi galibiyeti, Mavi-Siyahlılara “Asla kazanamayacaksınız” anlamına gelen “Non vincete mai” tezahüratıyla takılmayı seven Milanlıların çok hoşuna gitmişti. Ama biraz fazla dalga geçmiş olacaklar ki, İstanbul’daki finalde Liverpool mucizevi bir geri dönüşle kupayı kazandı. Bunun üzerine 2006’da ‘Calciopoli’ skandalıyla Inter, bir anda kendini şampiyon buldu.

Juventus küme düştü, Milan’ın 15 puanı silindi. Inter, ‘batan gemi’ Juventus’tan Zlatan Ibrahimovic ve Patrick Vieira dahil önemli transferlerle, güçlü şekilde girdiği 2006/07 sezonunda 22 puan farkla şampiyon oldu. Şampiyonluk serisi 2010’a kadar sürdü. 2010’da Jose Mourinho’yla Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu da kazanıldı. Inter artık alay konusu değildi. Juventus’un dönüşü 2010’ları hem Milan hem Inter için unutulması arzulanan yıllara çevirdi. Önce Inter’in sonra Milan’ın şampiyonluklarıyla başlayan, Napoli’nin zaferiyle devam eden 2020’ler ise İtalya futbolu için daha ‘eşit’ bir 10 yıl izleyebileceğimizin umudunu veriyor.

Inter favori ama Pioli de kurt!

Bugüne gelirsek, Inter hem kadro kalitesi hem de form durumuyla eşleşmenin favorisi. Ancak Milan’a karşı aynı sözler, Napoli müsabakaları öncesinde de söyleniyordu. Geçen yıl Milan’ı 11 yıl aradan sonra, sürpriz şekilde şampiyonluğa taşıyan Stefano Pioli’nin Napoli makinesini durdurduğu gibi Inter’i de rahat ettirmeyeceği düşünülüyor. Gelin görün ki; özellikle bu tip maçlarda takımın hücum gücünün yarısı anlamına gelen Rafael Leao’nun sakatlığı ciddi bir handikap. Pioli, sezon içinde kötü sonuçların ardından 4-2-3-1’ini değiştirerek üçlü savunmaya geçmiş ve nispeten daha başarılı olmuştu. Ama hem ligde hem de Şampiyonlar Ligi’nde Napoli’yi etkisiz kılan sistemi yine 4-2-3-1’di. Bu sistemde Ismael Bennacer, Krunic ve Tonali’nin önünde oynadı ve hem tekniğini hem de defansif çok yönlülüğünü ön alanda hissettirme şansını yakaladı.

Simone Inzaghi’nin 3-5-2’siyle Inter, Napoli’den çok farklı bir takım. Herkes Inter’in nasıl oynayacağını biliyor ama Pioli’nin Inter’e karşı hangi dizilişle oynayacağı merak konusu. Sezon içindeki 3 buluşmada da farklı dizilişler ve taktikler denedi. En başarısızı 3-0 kaybettikleri Süper Kupa finaliydi ve o maçta topa alışılmadık biçimde fazla hükmeden bir Milan vardı. Pioli’nin neyi tercih edeceğini göreceğiz ama her koşulda sahip olduğu taktik esnekliğin bir avantaj olduğu kesin. Kırmızı-Siyahlılar için kilit noktaların başında Inter’in hücum beklerini durdurmak gelecek. Hücum bekleriyle birlikte sol stoper Bastoni’nin hücum aksiyonlarına katıldığı, Barella’nın öldürücü ceza sahası koşularını yaptığı senaryolar Inter’in maça hükmettiğinin nişaneleri olarak en tehlikeli olduğu anları oluşturuyor.

Derbi yarı finalinin bir diğer önemli notu da bunun iki kulübün 1940’lardan beri paylaştığı Giuseppe Meazza/San Siro Stadı’nda oynanacak son Şampiyonlar Ligi eşleşmesi olması ihtimali. Milan ve Inter, ‘Katedral’ adı verilen yeni bir ortak stadyumun inşası için birlikte çalışıyor. 2026 Kış Olimpiyatları açılış seremonisine ev sahipliği yapacak olan San Siro’nun yıkılmaması için ise ‘tarihî ve mimari miras’ kategorisine alınması hedefleniyor.