Toplam sözcük sayısı: 1.500 - Ortalama okuma süresi: 6 dakika

Alp Ustaoğlu

Grand Slam dörtlüsü Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon ve ABD Açık Grand her tenisçinin hayallerini süsler. Bu turnuvalarda oynamak ve tur geçebilmek harika bir deneyimdir. Grand Slam şampiyonu olmak ise bambaşka bir seviye demektir, bir kez bile kazansanız özel bir grubun üyesi olursunuz.

Genel durum böyleyken, Novak Djokovic gibi 23 kez veya Roger Federer gibi 20 kez Grand Slam şampiyonluğu kazanmak nasıl bir şeydir? Veya Rafael Nadal gibi Roland Garros’u 14 kez kazanmak hangi mantıkla açıklanabilir? Çünkü mahalle arasındaki bir turnuvayı bile 14 sene kazanamazsınız. 

Fotoğraf: Depo Photos

Aslında çok normal olmayan bu sayılara zamanla herkes alıştı ve kabullendi. Çünkü bu üç oyuncu çok özeldi ve onların sahneden çekilmesiyle her şey normale dönecekti. Böyle bir dominasyonu da bir daha görmeyeceğiz derken İspanya’dan gelen yeni bir ‘Terminatör’ tüm kartları baştan dağıttı: Bu oyuncu yeni Wimbledon şampiyonu Carlos Alcaraz. 

Yıldız bir tenisçi yetiştirmek için üç malzemeye ihtiyaç var: Yetenekli bir çocuk, bilinçli bir aile ve iyi bir antrenör. Alcaraz’ın bu konularda şanslı olduğunu söyleyebiliriz çünkü ona ilk ikisi hazır geldi. 5 Mayıs 2003’te İspanya’nın Murcia şehrinde doğan Alcaraz, 4 yaşında tenise başladı. Yetenekli bir çocuktu, kendisi de eski profesyonel bir tenisçi olan babasının iyi yönlendirmesi ile genellikle hep doğru yoldan yürüdü. Tüm yetişme sürecinde kahramanı Nadal oldu.

Ne de olsa Nadal gelmiş geçmiş en büyük tenisçilerden Federer’e kafa tutmuş, başta Roland Garros olmak üzere çoğu büyük turnuvaya ambargo koymuştu. Alcaraz hep Nadal’a öykündü, onun gibi olmak istiyordu. 

Alcaraz ve idolü Nadal (Fotoğraf: ATP)

15 yaşına geldiğinde ise eski Roland Garros şampiyonu ve dünya 1 numarası Juan Carlos Ferrero ile tanıştı. Döneminin en iyi toprak kort oyuncularından olan Ferrero, muazzam vuruşları ile sert ve çim zeminde de etkili bir oyuncuydu. Roland Garros’la beraber tüm önemli toprak kort turnuvalarını kazanan Ferrero’nun alâmetifarikası ise harika toprak kort oyununu diğer zeminlere de adapte edebilme yeteneğiydi. Nihayet yapbozun son parçası da tamamlanmıştı.

Ferrero ve Alcaraz beraber çalışmaya başladı. Bu şekilde doğru oyuncu, antrenör ve aile bir araya gelmiş oldu.

Adım adım kupalara 

Şubat 2020’de 16 yaşındayken ilk ATP turnuvasını Rio Açık’ta oynayan Alcaraz, 2021’de 17 yaşındayken Avustralya Açık’ta ana tablo maçı oynadı, aynı yılın temmuz ayında Hırvatistan Açık’ta ATP seviyesindeki ilk şampiyonluğunu kazandı. Ertesi ay ABD Açık’ta ise çeyrek final oynayarak açık dönemde bunu başarabilen en genç oyuncu oldu.

2022 yılına geldiğimizde ise 19 yaşındaki Alcaraz artık her şey için hazırdı. Önce ilk ATP 500 turnuvasını kazandı. Daha sonra ise Grand Slam turnuvalarının bir alt versiyonu kabul edilen 1.000 Masters turnuvalarından Miami’yi kazanarak dünya sıralamasında 11 numaraya kadar yükseldi. 

Ancak asıl sansasyonel olay, nisan ayıyla beraber başlayan toprak kort sezonunda yaşanacaktı. Alcaraz, Barcelona’yı kazandıktan sonra Madrid 1.000 Masters’da Nadal ve Djokovic’i arka arkaya yenip uzandığı finalde de Zverev’i mağlup ederek şampiyonluğa ulaştı. Şampiyonluğun da ötesinde aynı toprak kort turnuvasında Nadal ve Djokovic’i yenen ilk tenisçi oldu. 

‘Yeni Nadal’ ilan edilen Alcaraz’ın vuruşları ve videoları tüm dünyayı dolaşırken İspanyol oyuncunun durmaya niyeti yoktu. Aynı yıl ABD Açık’ı da kazanarak hem ilk Grand Slam şampiyonluğunu aldı hem de sıralamada 1 numaraya yükselen en genç oyuncu oldu. 

2023 Avustralya Açık’a sakatlık sebebiyle katılamadı ama daha sonra kaldığı yerden devam etti. Mart ayında ‘beşinci Grand Slam’ kabul edilen Indian Wells’i ve devamında toprak turnuvalarında şampiyonluklar kazanan Alcaraz, aslında yıllardır Nadal ve Djokovic’in hegemonyası altındaki pek çok organizasyona da el koymuş oldu. Artık yeni bir dönem başlıyordu. 

Alcaraz ve Nadal

Akıllarda kalan tek bir soru ise artık iyi bir toprak ve sert zemin oyuncusu olduğunu kanıtlayan Alcaraz’ın çimde ne yapacağı üzerineydi. Ne de olsa kısa olan çim sezonu, oyuncuların herhangi bir oyun şablonu oluşturmasına engel oluyor. Bu yüzden Alcaraz dahil birçok oyuncunun çim zemin maç tecrübesi çok az. O kadar ki, bu sene Wimbledon başlarken erkeklerde ilk 20 sıradaki oyuncuların Wimbledon’da oynadığı toplam 85 maç varken Djokovic tek başına Wimbledon’da 86 maça çıkmıştı.

Çim kort

Bir uyarlama uzmanı olarak Alcaraz ve Ferrero bunun da altından kalkmayı bildi. Alcaraz, ilk olarak Wimbledon öncesi turnuvalardan ‘Queen’s Club’ı kazandı, Wimbledon’da ise beş saate yakın bir final maçında Djokovic’i yenerek şampiyon oldu. Artık karşımızda 20 yaşında, ikisi Grand Slam olmak üzere toplam 12 şampiyonluğu bulunan, ‘tarihin en genç 1 numarası’ olan bir tenisçi bulunuyor. 

Peki nedir bu başarının sırrı? Bu noktada sözü Djokovic’e bırakalım, pazar günkü final maçından sonraki basın toplantısında, Alcaraz hakkında şunları söyledi: “Öncelikle 20 yaşın çok üzerinde bir mental olgunluğu var, bu gerçekten çok etkileyici. İspanyollara has ‘mücadeleci arena ruhuna’ fazlasıyla sahip ki biz bunu yıllarca Nadal’da gördük. Zaten toprak kortta yetişti, bu zeminde iyi oynaması normal ama çim zemine bu kadar kolay adapte olmasını beklemiyordum. Backhand vuruşlar benim yıllardır en büyük silahımdı, şimdi aynısını Alcaraz’da görüyorum. Her şeyin dışında Federer ve Nadal’ın kuvvetli tarafları olduğu kadar zayıf tarafları da vardı. Alcaraz’ın zayıf yanı yok. Vuruş çeşitliliği, adaptasyon yeteneğiyle komple bir oyuncu. İtiraf etmem gerekirse böyle bir oyuncuyla daha önce hiç oynamadım.“

Alcaraz ve Djokovic

Farklı şartlara adaptasyon yeteneğini ve vuruş çeşitliliğini Federer’den, oyun stilini Djokovic’ten, korttaki mücadeleci ve yırtıcı tarzını ise Nadal’dan alan Alcaraz bu üç oyuncunun bir karışımı. Bu anlamda Djokovic fazlasıyla haklı, bu özellikleri onu farklı ve önlem alması zor bir rakip hâline getiriyor. 20 yaşında tüm zeminlerde kendini ispat edip, bir numaraya yerleşebilmek çok büyük bir başarı. 

Bunun devamı gelir mi? Bu sorunun cevabını da Alcaraz’ın antrenörü Ferrero veriyor: 

“Kendisine çok fazla inanıyor ve güveniyor. Hayalleri çok büyük. Kortta her vuruşu yapabilecek durumda. En önemlisi beş senedir beraber çalışıyoruz, yapabileceği en iyi oyunu biliyorum ve daha en iyisini görmediniz bile.“