Hazırlayan: Cevat Kriket

Galatasaray, kısmetin epey yanında olduğu bir eşleşmede Molde karşısında korku filmi görmekten kurtulamadı. Sarı-Kırmızılıların mabedine ‘cehennem’ benzetmesi yapmasına saygılı bir eleştiri getiren Norveçliler, oyun gücünün ‘cehennem’ tanımadığını kanıtlarcasına oynadılar 50 bin kişinin önünde.

Fotoğraflar: Depo Photos

Tek korkuları Mauro Icardi’ydi ki, maçın başında ona biraz fazla önlem almanın da etkisiyle amatör bir penaltı yaptıklarında Devler Ligi biletini de büyük bir cömertlikle hediye ettikleri düşünülebilirdi. Ancak Galatasaray, bu erken avantajdan faydalanamayacak kadar formsuzdu. Beraberlik golüne kadar sadece Molde’yi izledik sahada. Hoş, beraberlik golünden sonra, Okan Buruk belki de 20. dakikada yapması gereken değişiklikleri yaptı ama değişen bir şey olmadı. 81. dakikada Veton Berisha’nın golü geldiğinde, kimse Molde’nin bunu hak etmediğini söyleyemezdi ama VAR ofsaytı yakaladı.

Uzatma dakikalarında Angelino’nun frikiği bir kez daha Ellingsen’in marifetiyle Molde ağlarına girene kadar gerilim sürdü. O golden sonra ise artık taraftar için sert eleştirileri bir süreliğine unutup 17. kez Şampiyonlar Ligi’ne kalmanın keyfini sürme vaktiydi. Şen ola Cimbom şen ola! Taraftar, futbolcular sevinecek tabii. Ama bu yazıda olduğu gibi defolar en sert şekilde eleştirilmezse gelecek o kadar da parlak değil.

Bardağın boş tarafı

Galatasaray’da herkes orta sahaya transfer istiyor. Lucas Torreira’nın yanına bir Torreira daha alınması hedefleniyor, bunun takımın defansif defolarını ortadan kaldıracağını düşünüyorlar. Ancak Galatasaray’ın esas sorunu, 2. bölge savunması değil, daha doğrusu Sarı-Kırmızılılarda 2. bölge savunması diye bir sorun var çünkü ortada rakibin topla buluştuğu noktalarda kaoslar yaratıp topu geri kazanmak ve gol bölgesine doğrudan gitmek dışında bir hücum planı yok. Hâl böyle olunca Molde gibi yetenek seviyesi kısıtlı olsa da futbolu hem hücum hem savunma prensipleri bakımından modern şekilde oynayan takımlar sizi bazen ön alan presiyle hiç çıkarmayarak bazen de sözde kaos noktalarınızı doğru organizasyonla, hat kıran paslarla geçerek kolayca oyun üstünlüğünü ele alabiliyorlar.

Topu ayağında anlamlı bir şekilde tutamayan, geriden oyun kurarken sahaya doğru yayılamayan ve yan pas dışında bir şey yapamayan takımlar topu hızlıca kaybetmeye ve hücum girişimlerini bir anda kalesinde karşı-hücum olarak görmeye mahkûm. Bu sorunu çözecek şey Molde gibi çok yönlü bir oyun organizasyonuna sahip olmak. Rakip dün, Molde’nin oyunun belli bölümlerinde yaptığı gibi sizi tamamen kendi yarı sahasında karşılayıp kazanacağı toplarla hızlı çıkmayı hedefliyorsa buna cevabınız kısacık boyuyla Kerem Aktürkoğlu’na uzun top şişirmek olamaz. Galatasaraylılar Fatih Terim’in UEFA Kupası finali öncesi yaptığı motivasyon konuşmasını iyi bilir. Terim orada diyordu ya “Oynayacaksınız”, Galatasaray’ın ihtiyacı transferden öte modern Avrupa kulüplerine karşı ‘oynayabilmesini’ sağlayacak organizasyon. Şu an bu yok, şu an Galatasaray modern bir oyun oynamıyor ve açıkçası geçen sezon da takım bu anlamda kısıtlıydı. Maalesef bu da bize Süper Lig’in seviyesine dair üzücü bir mesaj veriyor.

E peki transfer?

Galatasaray, temel problemi oyun organizasyonu olduğu için her mevkiye bir ‘anomali’ arıyor. Torreira, Boey, Icardi, Muslera… Oynamaya hazır olduklarında Zaha, Ziyech… Bu kalite ve fizik gücün uzağında kalan oyuncular mecburen sırıtıyor. Bu da onları olduğundan kötü gösteriyor. Sarı-Kırmızılıların o çok konuşulan 8 numara transferi yine böyle dünya çapında bir profil olursa takımın bazı handikaplarını bazı rakiplere karşı görünmezleştirebilir. Ama Galatasaray’ın Zalgiris’e karşı dahi ortaya koyamadığı oyun gücünü sağlayacak şey bu transfer olmayacaktır. Bununla birlikte, evet, oyunu çift yönlü oynayabilen, dinamik ve ayağı da iyi bir 8 numara Galatasaray’ın kesin ihtiyacıdır. Ayrıca dört stoperinin dördü de Şampiyonlar Ligi seviyesi için fazlasıyla ağır olan Okan Buruk için hızlı bir stoper de ihtiyaçtır.

Bardağın dolu tarafı

Peki üç tur geçip cebine epey bir milyon euro koyan, 17. kez Devler Ligi’ne kalan takım için söyleyecek hiç mi olumlu şey yok? Olmalı! Her şeyden önce yönetim, oynadığı kumarın karşılığını aldı. Hedef mümkün olduğunca eldeki kadroyla ön elemeleri geçmek ve geçen sezon Icardi ve Rashica’yı buldukları ‘akşam pazarı’ndan bir kez daha ‘sezon değiştiren’ parçalar eklemekti. Şu an bu, en azından potansiyel olarak yapılabilir durumda.

İkinci olarak izlediğimiz takım, Galatasaray’ın hazır ve son hâli değil, bunu biliyoruz. Daha bu kadroya Zaha, Ziyech, belki Sergio Ramos ve belki de üst düzey bir orta saha oyuncusu daha girecek. Yukarıda özetlediğimiz gibi, bunlar Cimbom’un temel dertlerini çözmeyecek ancak en azından Şampiyonlar Ligi’nin yükünü çekerken Süper Lig’de de şampiyonluk yarışını sürdürmesini sağlayacak.

Abone olmadan oku

Hemen abone olun, bir sonraki bülteni kaçırmayın!

Uygulamayı indir, e-bültenlere abone ol, son dakika gelişmelerini kaçırma.