Bugüne kadar sadık bir takipçisi olduğum bu bültende, bundan böyle spor seyrederken dikkatime takılanları, gündemden payıma düşenleri ve önerilerimi her hafta sizlerle paylaşacağım. Başlayalım…

Hazırlayan: Cem Pekdoğru

2009 NBA draft gününde, Stephen Curry’nin ismi 7. sıra seçimi olarak anons edildiğinde 1.88 metre boyundaki bu gencin ligin ve basketbol oyununun çehresini geri dönüşü olmaksızın değiştireceğini öngörebilen pek az kişi vardı. Curry, mütevazı basketbol programı Davidson’ın formasıyla ‘March Madness’ta olağanüstü şut menzilini ve sınır tanımayan skorerliğini Amerika’ya göstermeye başlamıştı ancak bunu profesyonel basketbol sahnesine ne ölçüde taşıyabileceği soru işaretiydi. Golden State Warriors’taki birinci sezonunu tamamladığında New York Knicks’in onu seçmediği için çok pişman olacağına dair yorumlar yankılanır olmuştu belki ama otoriteler, Tyreke Evans’ın ‘Yılın Çaylağı’ ödülünü haklı biçimde kazandığı konusunda fikir birliğine varıyordu.

Curry, şimdilerde basketbolun oynanış ve algılanış şeklini baştan aşağı dönüştürmüş bir devrimci-oyuncu olarak ‘Şöhretler Müzesi’ndeki (Hall of Fame) yerini almayı bekliyor.

Iowa Üniversitesi’ndeki dördüncü ve son yılını geçirmekte olan 22 yaşındaki Caitlin Clark ise, son dönemde çokça, kadın basketbolu için benzer nitelikte bir devrime öncülük edebilecek özel yetenek olarak işaret ediliyor. Clark’ın LSU forması giyen ve kendisi gibi 2002 doğumlu olan Angel Reese ile rekabeti, geçen sezon NCAA kadınlar sezon sonu turnuvası final maçına taşınmıştı. Baylor ile geçirdiği 21 sezonda efsane statüsüne erişmiş Kim Mulkey’nin kılavuzluğunda LSU’yu tarihinin ilk ulusal şampiyonluğuna taşıyan Reese, bu yıl Clark ve Iowa’nın karşısına bölgesel finallerde çıktı ancak bu kez Cleveland’daki Dörtlü Final (Final Four) için bileti alan taraf, Clark ve arkadaşları oldu. Clark, beklendiği üzere, 41 sayı (9 üçlük), 12 asist ve 7 ribaundla bu galibiyete ilham veren isimdi.

Fotoğraf: New York Post

Reyting rekorları kıran rekabet

2023 şampiyonunu belirleyen LSU-Iowa karşılaşması ABD çapında (2022’ye oranla yüzde 104 artış göstererek) 9.9 milyon seyirciye ulaşmıştı. Bu yıl turnuvanın ikinci hafta sonunda karşı karşıya gelen Clark ve Reese, 12.3 milyon kişiyi ekran başına toplayarak, tarihin en çok izlenen kadınlar kolej basketbolu maçı rekorunu tuzla buz ettiler. Pazartesi gecesi oynanan maç, aynı zamanda tüm erkekler ve kadınlar müsabakalarını geride bırakarak ESPN kanalının tarihinde en çok reyting alan kolej basketbolu maçı da oldu. ABD’de geçen sezon hiçbir MLB ya da NHL maçı 12.3 milyon kişiyi ekran başına toplamaya muktedir olamazken, LSU-Iowa reytingleri önceki sezon oynanan yalnızca bir NBA maçının gerisinde kaldı.

NBA odaklı kariyer planlarını liseden itibaren yapmaya başlayan süper yıldız adaylarının kampüslerde geçirdiği günlerin gitgide azaldığı erkekler tarafında ise, kolej basketbolunun spor hiyerarşisindeki konumu güç kaybediyor. Tarihin en düşük sayısına tekabül eden 2023 finalinin izlenme oranları da bu güç kaybını destekliyor.

Ek olarak, bugün itibarıyla bilet alım-satım sitesi StubHub’da erkeklerin Dörtlü Final müsabakaları için fiyatlar 571 dolardan (18 bin 290 lira) başlıyor. Kadınlarda ise bulabileceğiniz en ucuz biletin fiyatı 970 dolar (31 bin lira). Elbette erkekler maçlarının adresi olan Houston’daki stadyumun koltuk kapasitesinin, kadınlardaki ev sahibi Rocket Mortgage FieldHouse’a göre çok daha fazla olduğunu belirtmek gerek. Yine de sayısı ve çeşitliliği günden güne artan bu tür verilerin yakın bir gelecekte, eşit ücret tartışmalarında mizojinistlerin başvurmayı çok sevdiği bir argümanı (“Çünkü erkekler sporu, daima daha fazla kazanç üretir.”) tarihin çöplüğüne göndermesi kuvvetle muhtemel.

Caitlin Clark ve Angel Reese arasındaki rekabetin sık sık kıyaslandığı bir başka fenomen de 1979’da yine bir ulusal finalde vitrine çıkmış ve aslında modern basketbolu Michael Jordan ve Stephen Curry gibi isimlerden önce, ‘el birliğiyle’ dönüştürmüş olan Larry Bird ve Magic Johnson’ın rekabeti. Bird ve Magic’in etkisi, birçoklarına göre sadece parke zeminle sınırlı kalmamış, Amerika’nın toplumsal kodlarına da nüfuz etmişti. Clark ve Reese de şimdiye kadar bu örüntüyü takip edip, etkileri saha dışına taşan bir rekabeti yönetebileceklerini hissettiriyorlar.

Caitlin Clark, çok sayıda okul rekorunu kırdığı dört yıllık Iowa kariyerine şampiyonlukla nokta koymak için cuma gecesi ilk olarak kadın basketbolu tarihinin açık ara en başarılı programı Connecticut ve 39 yıldır aynı takımın başında olan koçları Geno Auriemma’nın karşısına çıkacak. Finalde ise önümüzdeki yıllarda kolej basketbolunun bayrak taşıyıcılığını Clark’tan almaya namzet birinci sınıf öğrencisi JuJu Watkins’in de formasını giydiği ve en az Iowa kadar komple bir takım olarak takdir gören USC gibi zorlu bir rakibe toslayabilirler.

Caitlin Clark, Iowa

Pete Maravich’in izinden

Önümüzdeki hafta sonu oynanacak maçların sonucu ne olursa olsun, Caitlin Clark’ın devrimi, 2024 WNBA seçmelerinde çok büyük ihtimalle Indiana Fever tarafından 1. sıra seçimi olarak kadroya dâhil edildiğinde yeni bir irtifaya taşınacak. Sadık süper yıldız Tamika Catchings’in 2012’de tek şampiyonluğunu armağan ettiği Fever, geçen yılın 1. sıra seçimi Aliyah Boston’ın yanına Clark’ı ekledikten sonra çok geçmeden ikinci şampiyonluk hayalleri kurmaya başlayabilir. (Bu arada güncel draft tahminlerinde Angel Reese’in adının genellikle ilk beş sırada zikredilmediğini de not düşelim.)

Oyun stiliyle basketbol tarihinin en spektaküler efsanelerinden Pete Maravich’i andıran, hatta ‘Ponytail Pete’ lakabıyla da barışık görünen Clark, normal sezonun son maçında yine Maravich’in rekorunu kırarak kolej basketbolu tarihinin bir sezonda en çok sayı kaydeden oyuncusu olmayı başardı. 2009’da Curry konusunda şüpheci davranan biri olarak, Clark’ın Maravich’in ayak izlerini takip edeceğine ve kadın basketbolunda yeni bir çağ başlatacağına dair en ufak bir soru işareti taşımıyorum.